Peys art


 Arkadaşlar Akdeniz’den, Antalya’dan Merhabalar. Bugün sizi farklı bir medeniyete götüreceğim. Farklı bir medeniyet diyorum çünkü tarihi baya eski.



  Perge Antik Kenti  günümüzde Antalya’nın Aksu ilçesi sınırlarında bulunur. Bir dönem Pamfilya medeniyetine de başkentlik yapmıştır. Günümüze bazı kısımları gayet iyi korunmuş şekilde gelmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da yardımı ile turizme kazandırılmış ve her yıl Antalya’ya gelen yazlık turistlerin gözde mekanı halini almıştır. 
 
    Kent planlaması bakımından,  şehrin kuzey-güney eksenini olan sütunlu cadde iyi korunmuştur. Kuzey-güney doğrultulu sütunlu caddenin ortasından boylu boyunca kat eden su kanalı ise ayrı hava katmakta Perge’ye. Ve kenti oluşturan; sur duvarları, kuleler, bastionlar ve kapılar günümüze sağlam olarak gelebilmiştir. Perge’ye bakıldığında antik çağ da oluşan askeri yapılanmanın şehrin üzerine olan etkisi de yadsınamaz derece çoktur. Ve Perge UNESCO tarafından incelenmektedir. Antik çağda her ne kadar çok önemli bir liman şehri olsa da, şehir 7. Yüzyıl da Arap seferlerinin de başlamasıyla önemini kaybetmiş. Her ne kadar Troya, Efes ve Bergama antik kentleri kadar ilgi göremese de bizce Perge Antik Kenti de ilgi görmesi gereken ve gerekli bakımı hak eden bir tarihi mekan. 





 Spora verdikleri önem oldukça büyük gibi gözüküyor zira Perge Stadyumu adı verilen ve dikdörtgen bir şekli olan Stadyum günümüze kadar çok iyi korunmuş ve gelebilmiştir. Konglomera bloklarından oluşan stad 70 Kemer üzerinde duruyor ve 11li oturma sırası bulunmakta. Yaklaşık kapasitesi tam olarak bilinmese de 12. Bin kişilik bir stad olduğu düşünülüyor. Ve bu yapının 1. Yüzyılın ikinci kısmında inşa edildiği sanılıyor.



 tabiî ki biz gitmeden önce biraz araştırmıştık. Araştırmada en çok hoşumuza giden şeylerden bir tanesi ise Pamfilya isminin anlamı: “Tüm Kavimlerin Ülkesi “ ne kadar naif ve kulağa hoş gelen bir isim değil mi? Sizler de gideceğiniz yerlere gezeceğiniz mekânlara gitmeden önce mutlaka ya bizim sitemizden ya da internetin herhangi bir yerinden önceden araştırma yapmanız böylelikle seyahatiniz katlanarak güzel geçecektir.




  Şimdi arkadaşlar gelelim Perge Antik Kenti’ne nasıl gidilir sorusuna. Biz Antalya Kepez’den yola çıkmıştık ve halk otobüsleri ile dolayısıyla şimdilik size halk otobüsleri ile nasıl gidilir onu söylemek istiyorum.  Antalya Kepez’den Süleyman Demirel Bulvarından VL13 numaralı otobüse biniyorsunuz. Ve Mevlana caddesinde iniyorsunuz. Oradan otogar a gidiyorsunuz ve Aksu ilçesine giden otobüslere biniyorsunuz. Mersin-Antalya durağında indikten sonra Perge Antik Kenti oradan tam olarak 18-20 dakika mesafede 2 KM kadar yürüyorsunuz ve ulaşıyorsunuz. 

 Size önerim Türkiye’nin neresini geziyorsanız gezin her zaman yanınızda Müze Kart’ınız olsun. Müze kartınız varsa Türkiye’de ki birçok tarihi mekana olduğu gibi Perge Antik Kenti’ne de girebiliyorsunuz.


  
  Arkadaşlar Perge Antik Kenti Akdeniz Bölgesi’nin Görülmeye değer bir yapısı ve tarihi mekanı olarak gördüğümüz için sizlerle paylaşmak istedik çünkü ne basında ne de ders kitaplarında bu yapıya fazla yer verilmez oysa ki yıllardır en çok ziyaret eden Turistlerin Yunanistan uyruklu olması Roma Dönemine ait olmasından kaynaklanıyor onlar bu kadar merak edip taa başka ülkeden gelip görmeye çalışırken bizim dibimizde olan şeyden neredeyse haberimiz bile yok.

 Efes, Troya gibi antik kentler önemli olsa da araya kaynamaması gereken bir şehirdir Perge ve sizleri bu yaz eğer Antalya’ya düşecekse yolunuz bu güzide mekanı görmeye davet ediyorum. İnstagram’da da belirttiğimiz üzere Türkiye’nin keşfedilmiş ve ya henüz keşfedilmemiş güzelliklerini sizler için araştıracağız. Sizde bizi kırmayıp yorumlarınızı ve ya sizin de şehriniz de keşfedilmemiş mekanlar varsa keşfedilmesini sağlamamız için destek olmanızı sizlerden rica ediyor ve sonraki yazılarımızda görüşmek üzere diyorum….











  Merhaba arkadaşlar bugün ki konumuz Denizli’nin o dünyaca ünlü Pamukkale ilçesinde bulunan travertenler…

  Öncelikle Travertenler nasıl oluştu ona bakmak lazım. Travertenler Doğal olaylardır önce onu bilelim yani kesinlikle beşeri diyemeyiz. İnternette birkaç yazı gördüm bununla ilgili tekrar söylüyorum; Travertenler doğal bir olaydır ve suyun aniden açığa çıkarak basınçsız bir ortama girmesi ve karbondioksitin uçması ile, ince katmanlar halinde kayaların üzerine çökmesi ve zamanla bunların bu kayalar üzerinde birikmesi sonucu oluşur. Kar gibi bembeyaz halde olan bu travertenler halk arasında pamuk olarak bilinir. Hatta Denizli’de bulunduğu ilçenin adı hem pamuğu andırdığı hem de turizme katkı sağlaması amacıyla Pamukkale olarak değiştirilmiştir.


fotoğraf: Pamukkale - Travertenleri

  Pamukkale Türkiye’de nadir bakılan turistik mekânlardan biri normalde bazı turistik yerler fazla önemsenmez ve bakımsız bırakılsa da devlet Pamukkale’ye iyi bakmış. Hem korumak hem de turizme kazandırmak için bazı yerleri ziyaretçilere kapatmış, bazı yerleri de aksine turistler için bilerek açmışlar. Bu da bu harika doğa harikası yapıyı korumak için güzel bir karar olmuş. 

 Pamukkale Travertenlerinde kışın sıcak su çıkarken; Yazın, soğuk su çıkar bu da bu güzel yapıyı biraz daha ilginç kılıyor. Termal sular hem Pamukkale çevresinde hem de özellikle bu travertenlerde baya bulunur. Hatta anlatılana göre eskiden insanlar Anadolu’nun çeşitli yerlerinden hastalıklarına şifa bulmak amacıyla Denizli’ye bu termal sulara gelirmiş. Yerli Halkı da eskiden ölülerini buraya gömermiş. Onun nedenini henüz anlamış değiliz ama elbet bir nedeni olmalı. Kim bilir belki de eski dönem insanları bu doğa harikasına tapıyorlardı. Bilinmez.

fotoğraf: Pamukkale Termal Su Alanları

  Denizli Ege bölgesinin en güzel şehirlerinden, Travertenler dışında bir de Horoz’uyla meşhurdur. Bir gün yolunuz düşerse horoz alın demeyeceğim ama en azından Denizli’ye gittim de bir horoz göremedim demeyin. Bir tane mutlaka görün ki zaten çarşısında bazı noktalarda horoz heykellerine rastlamak pek tabi mümkün. 


  Eskiden Havaalanı olmayan Denizli’de 2019 itibari ile artık havaalanı var yani bulunduğunuz şehre göre ya aktarmalı ya da direk uçuş bulabilirsiniz. Ama olur ya Türkiye’de gezilecek yerler listesi yaparsınız: sakın Denizli’yi es geçmeyin.  Çardak Havaalanı’na Pegasus, Türk Hava Yolları, benim bildiğim ve denediğim kadarıyla direk uçuş yapıyor. Gideceğiniz güne göre ayarlar bakarsınız.





  Denizli’de üniversite hayatı nasıldır, nasıl olur gibi sorularınız da vardır elbet. Ama bilmenizi isterim ki Denizli’de bulunan Pamukkale Üniversitesi Türkiye’nin sayılı prestijli okullarından ve eğer buraya tercih edecekseniz kesinlikle pişman olacağınızı düşünmüyorum. Özellikle benim gibi dil bölümü okuyan arkadaşlarım için söylüyorum Denizli ‘de okunur çünkü Denizli her mevsim turist akınına uğruyor ve kolaylıkla part time işler bulabilir ya da bu turist kafileleri ile içli dışlı olup kendinizi dil konusunda geliştirebilirsiniz.


  Başlığa neden karlar ülkesi yazdığımı şimdi anladığınızı düşünerek söylüyorum. Pamukkale Türkiye’nin sahip olduğu nadir doğal oluşumlardan bir tanesi çok iyi korunmalı ve değeri bilinmeli. Zira buradan ülke ekonomisine oldukça iyi bir kaynak sağlanıyor. Buradan benim gibi gençlere sesleniyorum hatta boş verin yaşı hangi yaşta olursanız olun bu aralar Denizli’ye yolunuz düşsün. Gidin, gezin, görün inanın ülkemizde yurt dışında olduğundan belki de çok daha fazla güzellik var. Eğer gezme planları yapıyorsanız lütfen önce kendi özgür olduğumuz ülkemizden başlayın… Arkadaşlar Travertenler konusu bu kadar merak ettiğiniz bir şey olursa aşağıya yazın yorum olarak. Sonraki yazılarımızda görüşmek dileği ile…









Peri Bacaları Nasıl Oluşur?

Peri Bacaları Nerededir?

Peri Bacalarının  Hikayesi nedir?

Peri Bacalarına Nasıl Gidilir?


 Merhaba arkadaşlar sizlerin de merak ettiği benimde çoktandır yazmak istediğim Peri Bacaları yazımızı sonunda yazdım. (Pek Vakit Bulamıyorum). Peri Bacaları Yağmur, Rüzgar Ve Sel Sularının etkisiyle oluşur. Yağmurlar zamanla yağdıkça taşlar aşınır ve koni şeklini alırlar. Rüzgarların da etkisi pek az olsa da zamanla bunlarda taşları aşındırabiliyorlar ve buda onların şeklinde bozulmalara neden oluyor. Sel suları da dahil bunlara tabi mesela sel baskınları zaten aşınmaya meyilli taşları aşındırarak koni de dahil bir çok şekil verebiliyor. İşte bahsi konu olan bizim Peri Bacaları da işte böyle oluştu zamanla.


fotoğraf: Peri Bacaları


Peri Bacaları Nerededir?


 Günümüzde Kapadokya sınırları içinde bulunurlar. Aksaray, Nevşehir, Niğde, Kırşehir ve kayseri illerini kapsamakta. Avanos, Ürgüp, Göreme, Uçhisar ve İhlara bölgesi Kayalık Kapadokya Bölgesi olarak bilinir. En yoğun görebileceğiniz yerler Avanos-Uçhisar-Ürgüp tarafları. Soğanlı Vadisinde de ayrıca birçok peri bacası var. ufak ufak başka yerlerde de görmek mümkün ancak en etkili ve güzel olanları görebileceğiniz yerler yukarıda saydığım yerler.




Peri Bacalarının Hikayesi Nedir?


  Peri Bacaları; Dili olsa da konuşsa dedirtecek bir tarihe sahip çok eskiden Göreme'de bir köyde çok zeki sürekli çalışan bir adam yaşarmış. Peri bacalarının şu an bulunduğu yer çok bereketli topraklarmış. Üzüm bağları, her gün dolan karınlar, yok yokmuş yani. Bu adam gene hasat zamanı tarlasına giderken... tabi çok yorgun düşmüş elden ayaktan olmuş yaşlılığında etkisiyle bir Peri Bacasına sırtını dayayıp dinlenmek istemiş. Dinlenirken aynı anda kendi kendine söylenmiş "hasat zamanı eğer hasadı yapamazsam rüzgarlar alır hasadımı ve tüm emeğim boşa gider" demiş. Keşke demiş Periler benim yerime hasadımı yapıp hangarıma taşısalar demiş. Adam bir süre dinlendikten sonra Peri Bacalarından periler çıkıp adamın bütün tarlalarını hasat edip hangarına taşımışlar. Adam olanlara inanamamış ve kendini rüyada zannetmiş ancak çok geçmeden gerçek olduklarını da görünce inanmış ve bunu kimseye anlatamamış. Köy ahalisi de şaşırmış bu kadar yaşlı bir adamın nasıl olur da bu kadar hızlı hasat yapabildiğine. Bir Süre sonra adamcağız bu sırrıyla birlikte ölmüş. İşte Peri Bacaları hikayesi de buradan gelir. Biraz etkileyici bir hikayesi var değil mi? Aslında turizm için midir bilmem ama bugün bile köy ahalisi bu efsaneye inanır ve benimserler. Oraya gittiğinizde birine sorun isterseniz. 






Peri Bacalarına Nasıl Gidilir?


  Dünyaca ünlü oldukları için hükümet iyi iş yapmış ve her yerden ulaşımını kolaylaştırmış. Sürekli denetlenir yıl boyunca. Nevşehir Havalimanına uçuşları her zaman bulabilirsiniz. Şebekeler ful çekiyor. Gitmemek için bir nedeniniz bir bahaneniz yok anlayacağınız. Biz gittiğimizde burada en çok balonlara binmek istedik çünkü Nevşehir denince akla gelen bir şey daha var ki oda Peri Bacaları Üzerinde balon turudur. Fiyatları biraz fazla ama kesinlikle değdiğine inanıyorum ben. Ölmeden önce yapılacaklar listeniz varsa eğer Nevşehir’de  Peri Bacaları üzerinde Balon Turu’nu da ekleyin derim. Hemde şiddetle tavsiye. 



  Evet arkadaşlar size uzun uzun yazıp sizi sıkabilirdim ama çok kısa net ve öz kestim yazıyı. Çünkü birçok insan uzun uzun yazıları okumaya çekiniyor ve okuyamıyor. Bundan sebep bu sitedeki tüm yazılarımızı... kısa öz yazıyoruz sadece size lazım olacak bilgileri sizler için paylaşıyoruz. Düşünce ve yorumlarınızı aşağıya bekleriz. Sorularınız olursa ayrıca sorabilirsiniz. Sonraki yazılarımızda görüşmek dileği ile... 


fotoğraf:  Peri Bacaları Oluşum Aşamaları







Sümela Manastırı Nerededir?

Sümela Manastırı Nasıl Bir Yer?

Sümela Manastırı'nın Hikayesi?

Sümela Manastırı'na nasıl gidilir?



  Bir efsaneye göre 4.yüzyılda yaşayan 2 tane keşiş varmış. Bunlardan biri İstanbul’da diğeri de Atina’da yaşarmış. Birgün rüyalarında Aziz  Luka’nın resmettiği Hz. Meryem ve İsa Çocuk ikonasının uçarak bir dağa girdiğini ve ardından Hz. Meryem’ in ‘’ Bana burda bir ev inşa edin.’’ diye seslendiğini görmüşler. Ardından bu kesişler Trabzon Limanı’nda karşılaştıklarında , Hz. Meryem’ in onlara tarif ettiği Maçka Altındere Vadisindeki Karadağ’ a gelmişler ve Aziz Luka’nın ikonunu orada bulacaklarına inanıp aramaya başlamışlar. O gece orada uyumuşlar ve sabah bir mağaranın kapısında uyanmışlar. Mağaranın içine girdiklerinde Aziz Luka’ nın resmettiği ikonu orada bulmuşlar. Rivayete göre keşişler ölümlerine kadar o mağarada yaşamışlar ve aynı anda ölmüşlerdir. Ölümlerinden sonra mağara  manastıra dönüştürülmüştür. İşte Sümela da ismini bu dağdan almıştır. Karadağlar Latince’ de Orasmelas anlamına gelir ve zamanla Soumelas olarak söylenmeye başlanmış ama en son Sümela şeklini almıştır. Zamanla eklemeler yapılmış ve günümüze kadar ulaşmıştır.


fotoğraf: Sümela Manastırı Dış Görünüm



SÜMELA MANASTIRI'NA NASIL GİDİLİR?

  Gel gelelim Sümela Manastırı’na nasıl gideceğimize. Trabzon’un Maçka ilçesi sınırlarında yer alan bu Manastır’ a gidebilmemiz için önce Maçka ilçesine giden minibüslere binmemiz lazım ve ilçeden de Manastır’ a giden minibüslere rahatlıkla ulaşabiliriz. Özel arabası olanlar zaten Navigasyonla gidebilecekleri için sorun yaşamazlar. Sümela’ya çıkmadan önce aşağısında bir dinlenme yeri var arabanızıda oraya parkedebilirsiniz. Servislerle gelenler zaten orada inecekler. Güzel bir gezi olacak.


SÜMELA MANASTIRI GİRİŞ ÜCRETİ VE GİRİŞ SAATLERİ?

  2019 itibariyle müzeye giriş ücreti 25 TL’ dir. Eğer müzekart plus sahibiyseniz bır yıl boyunca sınırsız ziyaret edebilirsiniz.


Sümela Manastırı yazın sabah  9 ‘da açılıp akşam 6’ da kapanıyor. Kışları ise sabah 8 akşam 4 arasında ziyarete açıktır. Saatler gayet makul ve herkese uyabilir. Dağların arasından sümela'ya ulaşmak zaman alacaktır. 







   Trabzon’a sadece Sümela Manastırı için geldiyseniz ayrı ama sadece manastır için değil de gezmek için de geldiyseniz. Şehir merkezinde ucuz oteller bulmanız mümkün. Günlük 30-40 TL ye de otel bulunabilir. Biz otel araması için Trivago'yu kullanıyoruz. Ancak sizin farklı arama motorlarınız varsa farketmez. Bazı oteller her siteyle sponsorlu olarak çalışıyor zaten. Bir gününüzü Trabzon’da Sümela’ya ayırmak isteyebilirsiniz zira Sümela’nın görkeminin yanında eşsiz manzaralar da gezinizde sizlere eşlik ediyor olacak. Hem Sümela’ya ulaşana kadar yol üstünde hemde Sümela'ya varırken. Bununla ilgili fotoğrafları İnstagram sayfamızda bulabilirsiniz. Size eşsiz fotoğraflar çektik. Yeşilin dağlarla bir olması İsviçre Alp'lerini andırsada oranın Türkiye toprağı oluşu insana huzur veriyor. Ve Karadeniz’lilerin misafirperverliği sayesinde insan Trabzon’da kendini huzurlu ve güvende hissediyor. Eğer daha önce Karadeniz taraflarında hiç bulunmadıysanız. Oralara ilk gidişinizde size biraz farklı ve ilginç gelebilir çünkü insanlardaki  ağız ve konuşma farklılıkları ile yüz yüze kalacaksınız. Ki bir çok dizi ve filmde de rast gelmişsinizdir.

fotoğraf: Sümela Manastırı İç Görünüm

  Sümela hakkında konuştuğumuz için şehir hakkında pek konuşamayacağım ancak daha küçük yaşlarda okullarda bize öğretilen Sümela Manastırı'na kendiniz gidip bakıp deneyimlerseniz sizin için unutulmaz anılar biriktirebilirsiniz. Trabzon’a gelip Fotoğraf çekmeden de kesinlikle olmaz çünkü muhteşem yeşil dağların uçsuz bucaksız manzaralarında İnstagram için fotoğraf çekmek isteyeceksiniz ve eliniz otomatik olarak deklanşöre gidecek bu noktada size tavsiyemiz iyi fotoğraf çeken bir arkadaşınızı yanınıza almanız. 

fotoğraf: Sümela Manastırı


  Sümela hakkında konuşmamı bitirirken size son bir tavsiye vermeme izin verin lütfen. Karadeniz çok farklı bir iklime sahip bu da dolayısıyla hava durumunu baya etkiliyor. Sabah güneş varken öğleden sonra bir anda yağmur yağabiliyor. O yüzden bu değişik hava olaylarına karşı kendi arabanızla veya servislerle gelenler için söylüyorum. Önleminizi alın. Orada ıslanıp yeni kıyafetler satın almak yerine yedek kıyafetler alın yanınıza veya bir şemsiye. Orası size kalmış. Okuduğunuz için teşekkür ediyorum sonraki yazılarımızda görüşmek üzere.


Yorumlarınızı, sorularınızı aşağıya bekliyorum...

fotoğraf: Trabzon/Maçka











Pasaport Nedir?

Pasaport Türleri Nelerdir?

Pasaport İçin Gerekli Evraklar?

Pasaport Ücretleri Ne Kadar?

Pasaport Nasıl ve Nereden Alınır?

Pasaport Süreleri ne kadardır?


PASAPORT NEDİR?

  Pasaport bir ülkeden başka bir ülkeye giderken sizin ülkenizin yetkili makamlarının size verdiği ve gideceğiniz ülkedeki yetkililerin incelemede kimlik yerine kontrol ettikleri belgedir. Bir pasaportunuz olmadan bir başka ülkeye gitmeniz yasal yollardan neredeyse imkansızdır. Bazı ülkeler pasaport muafiyeti verebiliyor birbirlerine onları hariç tutuyorum.

  Şimdi sizlere pasaport alma sürecini kısa ve öz bir şekilde kesinlikle çok abartılı detaylara girmeden anlatacağım.

PASAPORT TÜRLERİ NELERDİR?

- YEŞİL PASAPORT

-GRİ PASAPORT

-SİYAH PASAPORT

-BORDO PASAPORT 







Yeşil pasaport:

Yeşil pasaport en fazla 5 yıllık oluyor ve biz siz gibi sıradan insanlar alamıyor malesef. Çok önemli görevlerde bulunan devlet adamlarına verilir. Bu pasaport sahibi kişiler dünyada 160 ülkede dolaşabiliyor ve bu çok büyük bir rakam aslında.

Gri Pasaport:

 Gri pasaport ve Yeşil pasaport aslında aynı diyebiliriz. Bunlar arasında fazla fark yoktur. Devlet de önemli görevlerde bulunan kişilere veriliyor. Gri pasasport halk arasında hizmet pasaportu olarak bilinir. Bu nedenle yurtdışına devlet işleri için gönderilmiş kişiler bu pasaporta aday olabiliyor. Ve hali hazırda çalışanlara veriliyor. Yeşil pasaport ise işi bitmiş veya emekli olmuş çalışanlara veriliyor.

Siyah Pasaport:

  Bir diğer ismiyle diplomatik pasaport. Yurtdışına gidecek olan siyasi diplomatlara verilir. Siyah pasaport diğer pasaportlardan daha güçlüdür. Ve almanız için belirli vasıflara sahip olmanız gerekmektedir. Siyah pasaport; belediye başkanlarına, valilere, TBMM meclis üyelerine, orgenerallere, bakanlara verilir. Artık siz kavrayın nasıl bir vasfınız olması gerektiğini. Siyah pasaport sahibi iseniz göreviniz devam ettiği sürece birinci dereceden aile üyeleriniz de yeşil pasaport alabiliyor sizi referans göstererek. Bu da önemli bir avantaj. Yani siyah pasaport almak için gerekli vasıflarım yok diyorsanız babanız ve anneniz birinci dereceden aile bireyleriniz bu görevlerden birindeyse size yardımcı olabiliyor.

Bordo Pasaport:

  Evettt geldik bizi asıl ilgilendiren konuya yani biz sıradan vatandaşlara. Bizlerin alabileceği pasaport Bordo Pasaporttur ki bunun gücü de yabana atılacak gibi değil. Çünkü Türk Pasaportu güçlü bir pasaporttur ve yanlış hatırlamıyorsam 102 ülkede geçerlidir. Bordo pasaport almak da aslında kolaydır. Özellikle yeni çipli kimlik kartları olanlar artık eskisi gibi zorlanmadan biyometrik verilerini direk kimlikten pasaportlara aktarabiliyor. Buda işlem kolaylığı sunuyor.



Pasaport İçin Gerekli Evraklar?

1.       Kimlik Kartınız yada eski nüfus cüzdanınızın aslı ( fotokopisini de yanınızda bulundurmakta fayda var )

2.       3 adet biyometrik fotoğraf (tıpkı kimlik kartı başvurusunda çektirdiğiniz gibi) fotoğrafçıya pasaport için derseniz o zaten sizin için uygun çekecektir. Arka fon beyaz olacak!

3.       Eğer daha önce almış olduğunuz pasaportlar varsa bunların aslı.

4.       Pasaport harcı ve pasaport bedeli dekontları ( bunları ziraat bankasının internet sitesinden, online işlemlerden, mobilden, veya atm lerden ödeyebiliyorsunuz.) başka bankalar da var ama en kolayı bu şimdilik.

5.       Eğer pasaport başvurusu 18 yaşını doldurmayan veya engelli bir vatandaş için çıkarılıyorsa muvafakatname. (Muvafakatname çocuğunuzun yurtdışına çıkacağını, ve izin verdiğinize dair bir belgedir.)


  Evet arkadaşlar şimdilik bunlar yeterli. Tüm bu evrakları hazır ettikten sonra randevu almanız gerekir genelde nüfus müdürlükleri çok yoğun olur ama İçişleri Bakanlığının “199” numarasını arayarak bulunduğunuz bölge veya ilçedeki nüfus müdürlüklerinden randevu alabilirsiniz. Genelde sıra çok olur o yüzden elinizi çabuk tutun.




Pasaport Ücretleri Ne Kadar?

Şimdi sizlere 2019 yılı itibari ile pasaport harç bedellerini anlatacağım.

1 Yıl için :

Harç Bedeli: 248.26TL
Defter Bedeli: 133TL

Toplam: 417.40 TL

2 Yıl İçin:

Harç Bedeli: 405TL
Defter Bedeli: 133TL

Toplam: 538TL

3 Yıl İçin:

Harç Bedeli : 575TL
Deftter Bedeli: 133TL

Toplam: 708TL

4 - 10  Yıl İçin:

Harç Bedeli: 811TL
Defter Bedeli: 133TL

Toplam: 944TL

  Evet Arkadaşlar yıllara göre pasaport bedelleri 2019 itibari ile böyle size 4-10 yıl için almanızı tavsiye ederim. Çünkü sizin için hesaplı olacak ve bir 10 yıl boyunca bunun gibi işlemlerle uğraşmanız gerekmeyecek.



PASAPORT NEREDEN ALINIR?

  Pasaportlar eskiden Emniyet Genel Müdürlüğünden alınırken son zamanda yapılan düzenlemelerle artık Nüfus müdürlüklerinden alınacak. Size yukarıda verdiğim evrakları tamamladıktan sonra internet üzerinden veya İçişleri Bakanlığının “199” numaralı telefonundan randevu alıp pasaportunuzu alabilirsiniz.


PASAPORT SÜRELERİ NE KADARDIR?

  Pasaport sürelerini sizin için yukarıda saydım ücretleri ile birlikte. Başvurunuzu tamamlayıp nüfus müdürlüklerinden çıktığınızın ardından yaklaşık olarak 10 gün içerisinde kargoyla evinize gelir. Daha erken geldiği vakitlerde oluyor bu da yoğunluğa bağlı yani 6-7 gün de de gelebiliyor. Zaten ptt kargoya verilir ve bunun için sms alırsınız size verilen takip kodu ile de pasaportunuzun nerede olduğunu görebiliyorsunuz. Eğer pasaporta çok acil ihtiyacınız varsa, Gölbaşı Pasaport Basım Merkezinde basılır. Önceden oraya gidip kimliğinizle alabilirsiniz. Basım Merkezi Ankara'dır.


  Evet arkadaşlar pasaport almak bu kadar kolay. Ben de almadan önce çok zor olduğunu keşke birinin benim için almasını iç geçirmişliğim oldu. Bu kadar kolay zor değil. Gözünüzde büyütmeyin. Biraz araştırma yaptım diğer sitelerde tüm siteler olayları karmakarışık bir hale getirmiş. Çoğu insan anlamıyor bile. Ben kısa ve öz bir şekilde anlattım umarım faydalı olur. Sonraki yazılarda görüşmek üzere... 










OTOBÜS

 Sizin hayatınızın en sıkıcı yolculuğu ne zamandı? Ben 2014 yılında İstanbul’a giderken 24 saatlik yolu otobüse katlanıp gitmiştim. Evet açık söyleyebilirim ki otobüs seyahatleri eğer 4 saati aşarsa sıkıcı olmaya başlayabiliyor. Bu yüzden de asla otobüsü tavsiye etmiyorum.


  Ama şöyle bir durum var son zamanlarda ülkemizde çok sayıda otobüsle Avrupa turu yaptıran şirket çıktı ortaya, bunlar insanları düşük maliyetlerle tüm Avrupa’da gezdirip geri getiriyorlar. Şimdi otobüsle seyahati bir daha düşünür müsünüz? Şahsi konuşacağım eğer otobüsle Avrupa’yı gezeceksem ben onca saatlik otobüs yolculuğundan rahatsız olmazdım. 

fotoğraf: İnterbus

  Belli başlı şirketler var mesela; EYOBUS, INTERBUS gibi. Bu otobüs ve tur şirketleri güvenli hizmetler verebiliyor ayrıca tüm Avrupa için vize ve pasaport işlemlerinizde size yardımcı oluyorlar. Yılın belirli aylarında ve günlerinde gidip geliyorlar. Siz de eğer balayına çıkacaksanız ya da eşinizle, sevgilinizle, arkadaşınızla, bir yerleri gezmek aklınız da varsa tavsiye ederim. Çünkü maliyeti düşük ve güvenli. Tek başıma sırt çantamı alır giderim diyenleriniz vardır tabi. Normal çünkü bende ilk başlarda öyle düşünmüştüm. Neden bir otobüse bağlı kalayım ki? Dedim. Ta ki biraz araştırma yapana kadar. Araştırmalarım ve bizzat bu şirketlerle veya diğer şirketlerle bu deneyimi yaşamış insanların yorumlarına bakarak ne kadar güvenli ve zevkli olduğuna karar verdim. İnstagram da bu şirketlerin paylaşmış olduğu deneyimleri kendiniz de görerek şahit olabilirsiniz. Eğer az param varsa ve Avrupayı gezmek fikri varsa içimde ben kesinlikle yalnız gezmekten önce bu şirketlerden biriyle önce deneyimlerdim ardından yalnız da giderdim ki ilerde ki planımız da bu. 

FİYATLARI NASIL?

 Şimdi en önemli konu olan fiyat konusuna gelelim... Ben mesela İnterbus yapmak istiyorum ve araştırmalarım sonucunda İnterbus’ın büyük Avrupa Turu Konaklama, Ulaşım ve Yurtdışı Çıkış Harcı Dahil. 1190 Euro. Bize göre biraz pahalı olabilir ama unutmamakta fayda var ki her şey dahil bu fiyata. 30 Mart tarihi itibari ile şu an günlük kur’la Türk Lirasına çevirirsek tam olarak 7500TL eder. Bu fiyat diğer şirketler içinde birebir aynı diyebiliriz. Ayrıca Vize işlemleri ve pasaport işlemleri için de ayrıca 135 Euro ödüyorsunuz. Başka da masraf yok. Yaklaşık 8 bin Türk Lirası ile güzel bir Avrupa Turu yapabiliyorsunuz.

fotoğraf: İnterbus

  Ben vereceğim paraya değeceğini düşünüyorum. Sizinde kafanızda bir Avrupayı gezme fikri var ama nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız. Bu saydığım şirketlerden biriyle başlayabilirsiniz. Kendi sitelerinden de detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

TREN

  Tren Yolculuğunu küçüklüğümden beri merak ederim. Hep de yapmak isterim ve çok da az  kaldı yapmama. Otobüsler size sıkıcı geliyorsa ve uçak biletleri de fazlaysa size bir önerim daha var ki hayatınızda ölmeden yapılacakları listesinin ilk 3 sırasına yerleşmeli. Çoğunuzun az da olsa İnterrail den haberi vardır. İnterrail bir tren bileti ve bu biletle belirli günlerde Avrupa’da 30 dan fazla ülkede özgürce dolaşma ve Trenle gezme fırsatı bulabiliyorsunuz. Tabikii bu 30 dan fazla ülkeye Türkiye de dahil. İNTERRAİL PASS biletini alıyorsunuz ve aşağıda ki bütün ülkelerde biletinizin kapsamı kadar dolaşabiliyorsunuz. Hemde özgürce;





Almanya,
Avusturya,
Belçika,
Bosna-Hersek*,
Bulgaristan,
Çek Cumhuriyeti,
Danimarka,
Finlandiya,
Fransa,
Hırvatistan,
Hollanda,
İngiltere,
İrlanda Cumhuriyeti,
İspanya,
İsveç,
İsviçre,
İtalya,
Litvanya,
Karadağ*,
Lüksemburg,
Macaristan,
Makedonya Cumhuriyeti,
Norveç,
Polonya,
Portekiz,
Romanya,
Sırbistan,
Sırp Cumhuriyeti*,
Slovakya,
Slovenya,
Türkiye,
Yunanistan
(*) Ayrıca... Vize İsteyen Ülkeler.
fotoğraf: İnterrail Güzergahı

İNTERRAİL PASS BİLETLERİNİN SÜRESİ?

 Biletlerin süresi sizin isteğinize göre değişebiliyor. Flexi diye bir sistem sayesinde belirleyebiliyorsunuz ve buda size bir çok avantaj sağlıyor. Aşağıda vereceğim linkle daha detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz. Ve flexi sistemi hakkında bilgi edinebilirsiniz. 

FİYATLARI NE KADAR?

   Arkadaşlar İnterrail fiyatları gayet makul seviyede ve Euro cinsinden ama tabi ödemeyi yaparken TL olarak yapıyorsunuz. Size tavsiyem yataklı vagonlardan bilet almanız zira yolculuk uzun sürecek ve yolculuk boyunca koltukta uyumak istemezsiniz. Yanınıza yiyecek bir şeyler da almanız da fayda var. Yataklı vagonların fiyatı 70-80 Euro arasında değişiyor ve güzergaha göre fiyat artıp azalabiliyor. Çıkış noktası ile varış noktası arasında istediğiniz ülkede inip gezip sonraki gelen trenle aynı biletle ek ücret ödemeden devam edebiliyorsunuz. İşte böylede güzel bir özelliği var bu İNTERRAİL’in. Ayrıca bu otobüs şirketleri gibi özel şirketlerde değil tamamıyla Devlet Demir Yolları garantisi ile sağlanıyor. Bu açıdan da güvenilir.  İnterrail’in indirimli öğrenci biletleri de var aşağıya bırakacağım linkle daha fazla ve ayrıntılı bilgiye ulaşabilirsiniz. 

fotoğraf: İnterrail

  Ben sizler için özet geçtim eğer aklınızda varsa Avrupa’ya seyahat etmek kesinlikle yalnız başınıza gitmeden önce bu saydığım seçeneklerden en az birini değerlendirin. Çünkü sizler için güzel bir deneyim olmuş olacak ve nasıl davranmanız, nereye gitmeniz, nerede kalmanız gerektiğini de öğrenmiş olacaksınız. Bizim gibi birçok gezgin de yine bu yollardan biri ile seyahat hayatına başlar. Hangi blogu veya gezgini takip ederseniz edin mutlaka Otobüsle ve ya Tren’le bir Avrupa Seyahati geçirmiştir. Sonraki yazılarda buluşmak dileği ile...



İNTERRAİL hakkında daha detaylı ve güvenli bilgi için aşağıdaki linke gidebilirsiniz.









  Merhaba arkadaşlar, bu yazımda Şanlıurfa’da üniversite okumak isteyen arkadaşlara bu şehir ve şehrin üniversitesi hakkında bilgi vereceğim. İnternette bu konu hakkında yeterince bilgi olmadığı için tercih yapacak olan arkadaşlara bir yazı hazırlamaya karar verdim. Haydi başlayalım..

fotoğraf: Harran Üniversitesi giriş kapısı

  ŞanlıUrfa birçok farklı kültürün kaynaşma noktası olmuştur ve nüfusu son sayıma göre yaklaşık olarak 2.035.809'dir. Bu şehirde Kürt, Türk , Arap ve Yezidi gibi çeşitli milletler yaşar. İnsanları cömerttir, yardımcı olmayı sever ve size kendinizi yabancı hissettirmez. Ayrıca bu şehir birçok müzeye ev sahipliği yapar. 




 Bu şehre ilk geldiğim zamanlar  nereye nasıl gidileceğini , hangi otobüslerin nereden geçeceğini bilmezdim ama yerli halk her seferinde yardımcı oldu ve bize yabancılık çektirmedi. sanırım bu misafirperverlik anadolu insanında doğuştan olan bir şey. 

fotoğraf: Eyyubiye Külliyesi ve Şanlıurfa şehir manzarası

 ULAŞIM

 ŞanlıUrfa’ya ulaşım kolaydır. Şehirde bir havaalanı ve bir otogar bulunmaktadır. Yenişehir ve Eyyübiye yerleşkeleri şehir merkezinde olduğundan öğrenciler yaya olarak dahi kolaylıkla ulaşabilirler.

SOSYAL YAŞAM

 ŞanlıUrfa’nın öğrenci şehri olduğu pek söylenemez yapabileceğiniz aktiviteler kısıtlıdır. Şehrin en önemli mekanlarını çok kısa bir süre içinde gezerek bitirebilirsiniz. Şehirde 3 AVM var.(piazza- novada- urfa city). Şehirdeki en güzel ve görülmesi gereken tarihi mekanların bazıları merkezde bazıları da merkeze 1- 1.5 saat uzaktadır. Bazı mağaralar kafelere dönüştürülmüştür, Urfa’da tarih ile iç içe olmak mümkün. Üniversite öğrencileri , öğrencilik hayatlarının pek çoğunu bu kafelerde geçirir.  



fotoğraf: Harran Üniversitesi Kampüsü

  Şehirde öğrenciler için uygun evler çok sınırlıdır. Genelde evler geniş ailelere göre yapılmış ve fiyatları yüksek oluyor ancak bir arkadaşınızla merkezde ev tutabilirsiniz. Bunun dışında merkez kampüse yakın apart evler bulunmaktadır. Bunlardan rahat bir şekilde yararlanabilirsiniz.

HARRAN ÜNİVERSİTESİ HAKKINDA

Gelelim Harran Üniversitesi’ne. Köklü ve gayet iyi olan bu devlet üniversitesi,  10.yüzyılda kurulmuş hem dünyanın hemde Türkiye’nin en eski üniversitelerinden biridir.  Çeşitli sosyal aktiviteler düzenleniyor ama bunlardan haberdar olabilmek için sürekli takipte olmalısınız ve bu konuda okulun resmi sitesi size yardımcı olacaktır.
 Üniversitenin Erasmus ve Farabi gibi programları mevcuttur. Ortalamayı yüksek tuttuğunuz takdirde bunlardan faydalanabiliyorsunuz .

fotoğraf: Harran Üniversitesi yeni kampüsü


  Harran Üniversitesi, Şanlıurfa il merkezi ve ilçelerinde bulunan çok sayıda binada faaliyetlerini sürdürmektedir. Bunlar : Yenişehir - Eyyübiye ve  Osmanbey Yerleşkesidir. 
Osmanbey Yerleşkesi merkez kampüs olarak kabul edilmekte olup Mardin yolu üzerindedir ve şehrin merkezine 25 dakika uzaklıktadır. Ulaşım kolaydır ama yine de tıkış tıkış gideceğiniz zamanlar olacak. Tabi bu genelde her yerde oluyor ama yine de eklemek istedim.

 Kampüsün içerisinde : kapalı yüzme havuzu , yaşam merkezi , sosyal tesisler ve yapay göl
bulunmaktadır. Kampüs içerisinde bulunan ücretsiz otobüsler her fakültenin önünden geçmektedir.
Yenişehir ve Eyyübiye yerleşkeleri ise merkezdedir ve ulaşımda sıkıntı yaşamazsınız.




Bu yazımda size Şanlıurfa’da öğrenciliği anlatmaya çalıştım eğer buraya gelmek istiyorsanız buranın çok büyük ve eğlenceli bir yer olmadığını bilmenizde fayda var. Sosyal açıdan sıkıntı yaşayabilirsiniz. Buradaki en büyük artı diğer şehirlere nazaran daha ucuz olmasıdır ki bu da öğrenciler için önemli bir etken. 


 Burda okumuş ve görmüş biri olarak sizlere kısaca Şanlıurfa’yı ve üniversiteyi tanıttım. Umarım yararlı olmuştur. Eğer sormak istediğiniz başka şeyler var ise yazının altına yorumlarınızı bırakabilirsiniz . Üniversiteye yeni başladıysanız mutlaka sorularınız olacaktır. Çekinmeyin. Sağlıcakla kalın.







Nisa...


Van nasıl bir yer?

Vana nasıl gidilir?

Vanın neyi meşhur?

Kahvaltı denilince neden akla Van gelir?


   Evet Arkadaşlar bugün Van’dayız. Van eskiden beri birçok medeniyete ev sahipliği yaptı: Pers'ler, Med'ler, Osmanlılar Urartu'lar, Ermeni'ler... ve daha niceleri. Ee haliyle bu kadar medeniyetin zamanında hüküm sürdüğü bir şehirde tarihi mekan ve kültür çeşitliliği görmemek biraz şaşırtıcı olabilirdi. Van’da birçok tarihi mekan var. Şehre girişte ilk göze çarpanı Van Kalesi ki Van Kalesi Urartu’lardan  günümüze kadar kalabilmiştir. Konum olarak eski Van şehri yerleşkesinde bulunur. Zaten Van’ın eski adı da Tuşba’dır günümüzde hala      Tuşba diye kullananlar da var. Hatta Merkez ilçesine ismini vermiştir. Van’ın sadece kalesi değil tabiki dünyaca ünlü kediside meşhurdur ki bu kedilerin en önemli özelliği göz renklerinin farklı olmasıdır. Genelde biri mavi iken öbürü sarı olur. Van Belediyesi de bunu gayet güzel ve örnek alınacak şekilde iyi kullanıp bir tane Kedi Evi
kurmuşlar kediler bu evde özenle bakım alıyor ve soylarının devamı içinde ayrıca koruma altına alınıyor. Sadece bir kalesi yok Van’ın birde Hoşap İlçesi’nde kalesi var ki onun da tarihi epey geçmiş dönemlere dayanıyor. Kapısının üzerindeki kitabete göre Osmanlı zamanında Osmanlı’ya bağlı Mahmudi Bey’lerinin yaptırdığı söyleniyor. 1600’lerde yapılan bu kale de günümüze kadar gelmiştir.

fotoğraf: Van Edremit Sahil

  Van’da Çeşitli kültürlerden insanlar var; Ermeni, Kürt, Türk, Acem hepsi yıllardır aslında hiçbir farklılık gözetmeksizin bir arada yaşar. Ahmed Arif’in şiirinde dediği gibi; “Biribirine karışır tavuklarımız, Bilmezlikten değil fukaralıktan, Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu, kirveyiz kanla bağlıyız.” Nüfusun çoğunu Kürt’ler oluşturur kalan azınlıklarda diğer milletlerdendir. Ve inanın bana hepsi o kadar misafirperver ki şaşırıyor insan. Van’da ya da çevre illerde dışar da kalamazsınız çünkü izin vermezler illa birileri sizi evine davet ediyor. Bu olayı dünyanın neresine giderseniz gidin çok nadir görürsünüz. O yüzden bizim gibi gezgin insanlara tavsiyem gelmeden önce Van’dan bir arkadaş edinmeniz ve ardından olacakları görmeniz. J


fotoğraf: Van Kalesi


VAN’A NASIL GİDİLİR ?





  Van'a ulaşım günümüz şartlarında çok basit Türk Hava Yolları, Pegasus, Sunexpress, ve bir diğer hava yolu şirketi düzenli olarak seferler düzenliyor. Ankara’dan İstanbul’dan Adana’dan bile her gün her saatte direk uçuş bulabilirsiniz. Zaten bu özelliği nedeniyle de Doğu’nun İncisi deniliyor bildiğim kadarıyla. Mesela İstanbul’dan günübirlik sabah 6 da gelip Van’da güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra kısa bir Van gezisi yapıp akşama doğru tekrar uçakla gidebiliyorsunuz. İstanbul – Van arası 2.30 Saatken Ankara – Van arası 1.30 saat bu da gününüzü Van’da geçirmeniz için Kafi. Otobüsle Van’a ancak çevre şehirlerden gelirseniz güzel olur yoksa kalkıp da Ankara İstanbul gibi uzak şehirlerden Van’a gelecekseniz bu yaklaşık olarak 25 saat falan sürer ki bu da tüm gününüzü alacaktır.

 Van’da şehir içi ulaşım Büyükşehir olduğundan beri gayet güzel sağlanıyor 2011 Van Depreminden sonra Şehir baya gelişti ve altyapısı baya sağlamlaştırıldı. Her dağın dibinde Toki'nin yaptığı konutları görmek mümkün. Şehir içi ulaşım dediğim gibi kolay istediğiniz mahalleye veya tarihi yapıya çarşı merkezinden direk gidebiliyorsunuz ve  baya da kısa sürüyor.


VAN’IN NEYİ MEŞHUR ?

  Van denince akla ilk Van kedisi, Van Kahvaltısı ve tabikii Akdamar Adası, kilisesi gelir. Ama bunların yanında Kürt’lerin genel olarak yaşadığı bir bölge olduğu için Kürt kültürünü görmek mümkün. Bu kültür günlük yemeklerden tutun da, günlük kıyafetlere kadar her şeyi kapsar. Hal böyle olunca metropolitan bir şehirden aklımıza belli başlı şeyler gelmesi olanaksız. Mutlaka birçok şey gelir. Van Kedisi Van’a özgüdür ve dediğim gibi Van’da koruma altına alınmış. Bununla birlikte ziyaretçilere de hafta içi her gün açık. Van Kedi Evi iskele ve kaleye de yakın olduğu için bir taşla birkaç kuş vurabiliyorsunuz. Van’a gelirseniz Van Kedi Evi’i mutlaka görün. 

  Belli başlı yerler yok demiştik ama böyle çok ünlü ve hani gidip de bir fotoğraf çektireyim dediğiniz yerleri sayarsak tabikii Van’a gelip Akdamar adasına gitmemek olmaz. 

fotoğraf: Akdamar Adası

  Akdamar Adası Van’ın Gevaş İlçesinde bulunur ve tarihi Ermeni'lere dayanır, çok eskidir. Efsaneye göre eskiden bu adada bir keşiş yaşarmış o keşişinde güzeller güzeli bir kızı varmış. Tamara adında. Ama daha önce hiç adadan kıyıya çıkmamış, bir gün kıyıdan adaya gelen bir balıkçıyla karşılaşmış ve balıkçıyla birbirlerine aşık olmuşlar. Balıkçı da her gece bana bir ışık tut bende ışığa doğru yüzüp, yanına gelip seni göreceğim demiş. Tamara da her gün gece vakti kıyıya doğru ışık tutup balıkçıyı yanına çağırır ve görüşürlermiş. Ama terslik budur ya babası öğrenmiş bu işi ve bir plan yapıp balıkçıyı öldürmek istemiş. Gene Tamara’nın bulduğu yolla balıkçıya işaretler yollamış balıkçı da Tamara zannedip ışığa doğru yüzmüş. Ama ışığın yeri sürekli değişiyormuş ve balıkçı en sonunda yüzmekten yorulup Van Gölü’nün dibine batmış. Ölmeden önce son sözü de “Ah Tamara” olmuş. Halk dilinde zamanla bu Ahtamar olmuş, günümüze de Akdamar olarak gelmiş. İşte Akdamar ismi de buradan gelir.


  Van diyince akla başka bir şey daha geliyor ki o da Muradiye Şelalesi. Muradiye şelalesi şehir merkezinden yaklaşık olarak 35 km uzaklıkta ki muradiye ilçesinde bulunur ve her yıl birçok yerli turist burayı ziyaret eder. Akdamar veya kahvaltı kadar ünü olmasa da Muradiye Şelalesi de Van’a yolunuz düştüyse mutlaka uğramanız gereken bir durak. 

fotoğraf: Muradiye Şelalesi

KAHVALTI DENİLİNCE AKLA NEDEN VAN GELİR ?

  Van Kahvaltısının ünü kıtaları aşmış durumda şu anda Türkiye’nin neresinde olursanız olun Van’da yapacağınız kahvaltı kadar çeşitli ve lezzetli bir kahvaltıyı yapamazsınız. Bir çok farklı kahvaltı türü var en göze çarpanı da dağların eteklerinden toplanan otların peynirle karıştırılarak yapılmış otlu peyniridir ki bu da Van yöresine ait bir peynirdir. Başka hiçbir vilayette bulamazsınız. Onun dışında bal, kaymak, çeşitli çeşnilerle hazırlanmış çeşitli kahvaltılıklar. İster inanın ister inanmayın ama ölmeden yapılacak 100 şey listem olsa bunlardan biri de Van’da Van Kahvaltısı yapmak olurdu. Aşağıya sizin için resmini bırakacağım artık siz karar verin.

fotoğraf: Van Kahvaltısı

  Van genel olarak çeşitli halklardan insanlara ev sahipliği yapıyor. Diğer birçok şehirden fazla üne ve tarihi yapıya, kültüre sahip. Bu yüzden de Doğu'nun İncisi deniyor. Biz de buraya gelmeden önce neden Doğu'nun İncisi dendiğini anlamak için gelmiştik ve gördük. Yolculuğumuzda bize yardımcı olan herkese teşekkür ediyoruz. Biz çok ama çok beğendik ve Türkiye’yi gezmeye karar verdiyseniz bir durağınız mutlaka ama mutlaka Van olmalı. 
Başka yazılarda görüşmek üzere takipte kalın lütfen...

fotoğraf: Hoşap Kalesi