Peys art


Pasaport Nedir?

Pasaport Türleri Nelerdir?

Pasaport İçin Gerekli Evraklar?

Pasaport Ücretleri Ne Kadar?

Pasaport Nasıl ve Nereden Alınır?

Pasaport Süreleri ne kadardır?


PASAPORT NEDİR?

  Pasaport bir ülkeden başka bir ülkeye giderken sizin ülkenizin yetkili makamlarının size verdiği ve gideceğiniz ülkedeki yetkililerin incelemede kimlik yerine kontrol ettikleri belgedir. Bir pasaportunuz olmadan bir başka ülkeye gitmeniz yasal yollardan neredeyse imkansızdır. Bazı ülkeler pasaport muafiyeti verebiliyor birbirlerine onları hariç tutuyorum.

  Şimdi sizlere pasaport alma sürecini kısa ve öz bir şekilde kesinlikle çok abartılı detaylara girmeden anlatacağım.

PASAPORT TÜRLERİ NELERDİR?

- YEŞİL PASAPORT

-GRİ PASAPORT

-SİYAH PASAPORT

-BORDO PASAPORT 







Yeşil pasaport:

Yeşil pasaport en fazla 5 yıllık oluyor ve biz siz gibi sıradan insanlar alamıyor malesef. Çok önemli görevlerde bulunan devlet adamlarına verilir. Bu pasaport sahibi kişiler dünyada 160 ülkede dolaşabiliyor ve bu çok büyük bir rakam aslında.

Gri Pasaport:

 Gri pasaport ve Yeşil pasaport aslında aynı diyebiliriz. Bunlar arasında fazla fark yoktur. Devlet de önemli görevlerde bulunan kişilere veriliyor. Gri pasasport halk arasında hizmet pasaportu olarak bilinir. Bu nedenle yurtdışına devlet işleri için gönderilmiş kişiler bu pasaporta aday olabiliyor. Ve hali hazırda çalışanlara veriliyor. Yeşil pasaport ise işi bitmiş veya emekli olmuş çalışanlara veriliyor.

Siyah Pasaport:

  Bir diğer ismiyle diplomatik pasaport. Yurtdışına gidecek olan siyasi diplomatlara verilir. Siyah pasaport diğer pasaportlardan daha güçlüdür. Ve almanız için belirli vasıflara sahip olmanız gerekmektedir. Siyah pasaport; belediye başkanlarına, valilere, TBMM meclis üyelerine, orgenerallere, bakanlara verilir. Artık siz kavrayın nasıl bir vasfınız olması gerektiğini. Siyah pasaport sahibi iseniz göreviniz devam ettiği sürece birinci dereceden aile üyeleriniz de yeşil pasaport alabiliyor sizi referans göstererek. Bu da önemli bir avantaj. Yani siyah pasaport almak için gerekli vasıflarım yok diyorsanız babanız ve anneniz birinci dereceden aile bireyleriniz bu görevlerden birindeyse size yardımcı olabiliyor.

Bordo Pasaport:

  Evettt geldik bizi asıl ilgilendiren konuya yani biz sıradan vatandaşlara. Bizlerin alabileceği pasaport Bordo Pasaporttur ki bunun gücü de yabana atılacak gibi değil. Çünkü Türk Pasaportu güçlü bir pasaporttur ve yanlış hatırlamıyorsam 102 ülkede geçerlidir. Bordo pasaport almak da aslında kolaydır. Özellikle yeni çipli kimlik kartları olanlar artık eskisi gibi zorlanmadan biyometrik verilerini direk kimlikten pasaportlara aktarabiliyor. Buda işlem kolaylığı sunuyor.



Pasaport İçin Gerekli Evraklar?

1.       Kimlik Kartınız yada eski nüfus cüzdanınızın aslı ( fotokopisini de yanınızda bulundurmakta fayda var )

2.       3 adet biyometrik fotoğraf (tıpkı kimlik kartı başvurusunda çektirdiğiniz gibi) fotoğrafçıya pasaport için derseniz o zaten sizin için uygun çekecektir. Arka fon beyaz olacak!

3.       Eğer daha önce almış olduğunuz pasaportlar varsa bunların aslı.

4.       Pasaport harcı ve pasaport bedeli dekontları ( bunları ziraat bankasının internet sitesinden, online işlemlerden, mobilden, veya atm lerden ödeyebiliyorsunuz.) başka bankalar da var ama en kolayı bu şimdilik.

5.       Eğer pasaport başvurusu 18 yaşını doldurmayan veya engelli bir vatandaş için çıkarılıyorsa muvafakatname. (Muvafakatname çocuğunuzun yurtdışına çıkacağını, ve izin verdiğinize dair bir belgedir.)


  Evet arkadaşlar şimdilik bunlar yeterli. Tüm bu evrakları hazır ettikten sonra randevu almanız gerekir genelde nüfus müdürlükleri çok yoğun olur ama İçişleri Bakanlığının “199” numarasını arayarak bulunduğunuz bölge veya ilçedeki nüfus müdürlüklerinden randevu alabilirsiniz. Genelde sıra çok olur o yüzden elinizi çabuk tutun.




Pasaport Ücretleri Ne Kadar?

Şimdi sizlere 2019 yılı itibari ile pasaport harç bedellerini anlatacağım.

1 Yıl için :

Harç Bedeli: 248.26TL
Defter Bedeli: 133TL

Toplam: 417.40 TL

2 Yıl İçin:

Harç Bedeli: 405TL
Defter Bedeli: 133TL

Toplam: 538TL

3 Yıl İçin:

Harç Bedeli : 575TL
Deftter Bedeli: 133TL

Toplam: 708TL

4 - 10  Yıl İçin:

Harç Bedeli: 811TL
Defter Bedeli: 133TL

Toplam: 944TL

  Evet Arkadaşlar yıllara göre pasaport bedelleri 2019 itibari ile böyle size 4-10 yıl için almanızı tavsiye ederim. Çünkü sizin için hesaplı olacak ve bir 10 yıl boyunca bunun gibi işlemlerle uğraşmanız gerekmeyecek.



PASAPORT NEREDEN ALINIR?

  Pasaportlar eskiden Emniyet Genel Müdürlüğünden alınırken son zamanda yapılan düzenlemelerle artık Nüfus müdürlüklerinden alınacak. Size yukarıda verdiğim evrakları tamamladıktan sonra internet üzerinden veya İçişleri Bakanlığının “199” numaralı telefonundan randevu alıp pasaportunuzu alabilirsiniz.


PASAPORT SÜRELERİ NE KADARDIR?

  Pasaport sürelerini sizin için yukarıda saydım ücretleri ile birlikte. Başvurunuzu tamamlayıp nüfus müdürlüklerinden çıktığınızın ardından yaklaşık olarak 10 gün içerisinde kargoyla evinize gelir. Daha erken geldiği vakitlerde oluyor bu da yoğunluğa bağlı yani 6-7 gün de de gelebiliyor. Zaten ptt kargoya verilir ve bunun için sms alırsınız size verilen takip kodu ile de pasaportunuzun nerede olduğunu görebiliyorsunuz. Eğer pasaporta çok acil ihtiyacınız varsa, Gölbaşı Pasaport Basım Merkezinde basılır. Önceden oraya gidip kimliğinizle alabilirsiniz. Basım Merkezi Ankara'dır.


  Evet arkadaşlar pasaport almak bu kadar kolay. Ben de almadan önce çok zor olduğunu keşke birinin benim için almasını iç geçirmişliğim oldu. Bu kadar kolay zor değil. Gözünüzde büyütmeyin. Biraz araştırma yaptım diğer sitelerde tüm siteler olayları karmakarışık bir hale getirmiş. Çoğu insan anlamıyor bile. Ben kısa ve öz bir şekilde anlattım umarım faydalı olur. Sonraki yazılarda görüşmek üzere... 










OTOBÜS

 Sizin hayatınızın en sıkıcı yolculuğu ne zamandı? Ben 2014 yılında İstanbul’a giderken 24 saatlik yolu otobüse katlanıp gitmiştim. Evet açık söyleyebilirim ki otobüs seyahatleri eğer 4 saati aşarsa sıkıcı olmaya başlayabiliyor. Bu yüzden de asla otobüsü tavsiye etmiyorum.


  Ama şöyle bir durum var son zamanlarda ülkemizde çok sayıda otobüsle Avrupa turu yaptıran şirket çıktı ortaya, bunlar insanları düşük maliyetlerle tüm Avrupa’da gezdirip geri getiriyorlar. Şimdi otobüsle seyahati bir daha düşünür müsünüz? Şahsi konuşacağım eğer otobüsle Avrupa’yı gezeceksem ben onca saatlik otobüs yolculuğundan rahatsız olmazdım. 

fotoğraf: İnterbus

  Belli başlı şirketler var mesela; EYOBUS, INTERBUS gibi. Bu otobüs ve tur şirketleri güvenli hizmetler verebiliyor ayrıca tüm Avrupa için vize ve pasaport işlemlerinizde size yardımcı oluyorlar. Yılın belirli aylarında ve günlerinde gidip geliyorlar. Siz de eğer balayına çıkacaksanız ya da eşinizle, sevgilinizle, arkadaşınızla, bir yerleri gezmek aklınız da varsa tavsiye ederim. Çünkü maliyeti düşük ve güvenli. Tek başıma sırt çantamı alır giderim diyenleriniz vardır tabi. Normal çünkü bende ilk başlarda öyle düşünmüştüm. Neden bir otobüse bağlı kalayım ki? Dedim. Ta ki biraz araştırma yapana kadar. Araştırmalarım ve bizzat bu şirketlerle veya diğer şirketlerle bu deneyimi yaşamış insanların yorumlarına bakarak ne kadar güvenli ve zevkli olduğuna karar verdim. İnstagram da bu şirketlerin paylaşmış olduğu deneyimleri kendiniz de görerek şahit olabilirsiniz. Eğer az param varsa ve Avrupayı gezmek fikri varsa içimde ben kesinlikle yalnız gezmekten önce bu şirketlerden biriyle önce deneyimlerdim ardından yalnız da giderdim ki ilerde ki planımız da bu. 

FİYATLARI NASIL?

 Şimdi en önemli konu olan fiyat konusuna gelelim... Ben mesela İnterbus yapmak istiyorum ve araştırmalarım sonucunda İnterbus’ın büyük Avrupa Turu Konaklama, Ulaşım ve Yurtdışı Çıkış Harcı Dahil. 1190 Euro. Bize göre biraz pahalı olabilir ama unutmamakta fayda var ki her şey dahil bu fiyata. 30 Mart tarihi itibari ile şu an günlük kur’la Türk Lirasına çevirirsek tam olarak 7500TL eder. Bu fiyat diğer şirketler içinde birebir aynı diyebiliriz. Ayrıca Vize işlemleri ve pasaport işlemleri için de ayrıca 135 Euro ödüyorsunuz. Başka da masraf yok. Yaklaşık 8 bin Türk Lirası ile güzel bir Avrupa Turu yapabiliyorsunuz.

fotoğraf: İnterbus

  Ben vereceğim paraya değeceğini düşünüyorum. Sizinde kafanızda bir Avrupayı gezme fikri var ama nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız. Bu saydığım şirketlerden biriyle başlayabilirsiniz. Kendi sitelerinden de detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

TREN

  Tren Yolculuğunu küçüklüğümden beri merak ederim. Hep de yapmak isterim ve çok da az  kaldı yapmama. Otobüsler size sıkıcı geliyorsa ve uçak biletleri de fazlaysa size bir önerim daha var ki hayatınızda ölmeden yapılacakları listesinin ilk 3 sırasına yerleşmeli. Çoğunuzun az da olsa İnterrail den haberi vardır. İnterrail bir tren bileti ve bu biletle belirli günlerde Avrupa’da 30 dan fazla ülkede özgürce dolaşma ve Trenle gezme fırsatı bulabiliyorsunuz. Tabikii bu 30 dan fazla ülkeye Türkiye de dahil. İNTERRAİL PASS biletini alıyorsunuz ve aşağıda ki bütün ülkelerde biletinizin kapsamı kadar dolaşabiliyorsunuz. Hemde özgürce;





Almanya,
Avusturya,
Belçika,
Bosna-Hersek*,
Bulgaristan,
Çek Cumhuriyeti,
Danimarka,
Finlandiya,
Fransa,
Hırvatistan,
Hollanda,
İngiltere,
İrlanda Cumhuriyeti,
İspanya,
İsveç,
İsviçre,
İtalya,
Litvanya,
Karadağ*,
Lüksemburg,
Macaristan,
Makedonya Cumhuriyeti,
Norveç,
Polonya,
Portekiz,
Romanya,
Sırbistan,
Sırp Cumhuriyeti*,
Slovakya,
Slovenya,
Türkiye,
Yunanistan
(*) Ayrıca... Vize İsteyen Ülkeler.
fotoğraf: İnterrail Güzergahı

İNTERRAİL PASS BİLETLERİNİN SÜRESİ?

 Biletlerin süresi sizin isteğinize göre değişebiliyor. Flexi diye bir sistem sayesinde belirleyebiliyorsunuz ve buda size bir çok avantaj sağlıyor. Aşağıda vereceğim linkle daha detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz. Ve flexi sistemi hakkında bilgi edinebilirsiniz. 

FİYATLARI NE KADAR?

   Arkadaşlar İnterrail fiyatları gayet makul seviyede ve Euro cinsinden ama tabi ödemeyi yaparken TL olarak yapıyorsunuz. Size tavsiyem yataklı vagonlardan bilet almanız zira yolculuk uzun sürecek ve yolculuk boyunca koltukta uyumak istemezsiniz. Yanınıza yiyecek bir şeyler da almanız da fayda var. Yataklı vagonların fiyatı 70-80 Euro arasında değişiyor ve güzergaha göre fiyat artıp azalabiliyor. Çıkış noktası ile varış noktası arasında istediğiniz ülkede inip gezip sonraki gelen trenle aynı biletle ek ücret ödemeden devam edebiliyorsunuz. İşte böylede güzel bir özelliği var bu İNTERRAİL’in. Ayrıca bu otobüs şirketleri gibi özel şirketlerde değil tamamıyla Devlet Demir Yolları garantisi ile sağlanıyor. Bu açıdan da güvenilir.  İnterrail’in indirimli öğrenci biletleri de var aşağıya bırakacağım linkle daha fazla ve ayrıntılı bilgiye ulaşabilirsiniz. 

fotoğraf: İnterrail

  Ben sizler için özet geçtim eğer aklınızda varsa Avrupa’ya seyahat etmek kesinlikle yalnız başınıza gitmeden önce bu saydığım seçeneklerden en az birini değerlendirin. Çünkü sizler için güzel bir deneyim olmuş olacak ve nasıl davranmanız, nereye gitmeniz, nerede kalmanız gerektiğini de öğrenmiş olacaksınız. Bizim gibi birçok gezgin de yine bu yollardan biri ile seyahat hayatına başlar. Hangi blogu veya gezgini takip ederseniz edin mutlaka Otobüsle ve ya Tren’le bir Avrupa Seyahati geçirmiştir. Sonraki yazılarda buluşmak dileği ile...



İNTERRAİL hakkında daha detaylı ve güvenli bilgi için aşağıdaki linke gidebilirsiniz.









  Merhaba arkadaşlar, bu yazımda Şanlıurfa’da üniversite okumak isteyen arkadaşlara bu şehir ve şehrin üniversitesi hakkında bilgi vereceğim. İnternette bu konu hakkında yeterince bilgi olmadığı için tercih yapacak olan arkadaşlara bir yazı hazırlamaya karar verdim. Haydi başlayalım..

fotoğraf: Harran Üniversitesi giriş kapısı

  ŞanlıUrfa birçok farklı kültürün kaynaşma noktası olmuştur ve nüfusu son sayıma göre yaklaşık olarak 2.035.809'dir. Bu şehirde Kürt, Türk , Arap ve Yezidi gibi çeşitli milletler yaşar. İnsanları cömerttir, yardımcı olmayı sever ve size kendinizi yabancı hissettirmez. Ayrıca bu şehir birçok müzeye ev sahipliği yapar. 




 Bu şehre ilk geldiğim zamanlar  nereye nasıl gidileceğini , hangi otobüslerin nereden geçeceğini bilmezdim ama yerli halk her seferinde yardımcı oldu ve bize yabancılık çektirmedi. sanırım bu misafirperverlik anadolu insanında doğuştan olan bir şey. 

fotoğraf: Eyyubiye Külliyesi ve Şanlıurfa şehir manzarası

 ULAŞIM

 ŞanlıUrfa’ya ulaşım kolaydır. Şehirde bir havaalanı ve bir otogar bulunmaktadır. Yenişehir ve Eyyübiye yerleşkeleri şehir merkezinde olduğundan öğrenciler yaya olarak dahi kolaylıkla ulaşabilirler.

SOSYAL YAŞAM

 ŞanlıUrfa’nın öğrenci şehri olduğu pek söylenemez yapabileceğiniz aktiviteler kısıtlıdır. Şehrin en önemli mekanlarını çok kısa bir süre içinde gezerek bitirebilirsiniz. Şehirde 3 AVM var.(piazza- novada- urfa city). Şehirdeki en güzel ve görülmesi gereken tarihi mekanların bazıları merkezde bazıları da merkeze 1- 1.5 saat uzaktadır. Bazı mağaralar kafelere dönüştürülmüştür, Urfa’da tarih ile iç içe olmak mümkün. Üniversite öğrencileri , öğrencilik hayatlarının pek çoğunu bu kafelerde geçirir.  



fotoğraf: Harran Üniversitesi Kampüsü

  Şehirde öğrenciler için uygun evler çok sınırlıdır. Genelde evler geniş ailelere göre yapılmış ve fiyatları yüksek oluyor ancak bir arkadaşınızla merkezde ev tutabilirsiniz. Bunun dışında merkez kampüse yakın apart evler bulunmaktadır. Bunlardan rahat bir şekilde yararlanabilirsiniz.

HARRAN ÜNİVERSİTESİ HAKKINDA

Gelelim Harran Üniversitesi’ne. Köklü ve gayet iyi olan bu devlet üniversitesi,  10.yüzyılda kurulmuş hem dünyanın hemde Türkiye’nin en eski üniversitelerinden biridir.  Çeşitli sosyal aktiviteler düzenleniyor ama bunlardan haberdar olabilmek için sürekli takipte olmalısınız ve bu konuda okulun resmi sitesi size yardımcı olacaktır.
 Üniversitenin Erasmus ve Farabi gibi programları mevcuttur. Ortalamayı yüksek tuttuğunuz takdirde bunlardan faydalanabiliyorsunuz .

fotoğraf: Harran Üniversitesi yeni kampüsü


  Harran Üniversitesi, Şanlıurfa il merkezi ve ilçelerinde bulunan çok sayıda binada faaliyetlerini sürdürmektedir. Bunlar : Yenişehir - Eyyübiye ve  Osmanbey Yerleşkesidir. 
Osmanbey Yerleşkesi merkez kampüs olarak kabul edilmekte olup Mardin yolu üzerindedir ve şehrin merkezine 25 dakika uzaklıktadır. Ulaşım kolaydır ama yine de tıkış tıkış gideceğiniz zamanlar olacak. Tabi bu genelde her yerde oluyor ama yine de eklemek istedim.

 Kampüsün içerisinde : kapalı yüzme havuzu , yaşam merkezi , sosyal tesisler ve yapay göl
bulunmaktadır. Kampüs içerisinde bulunan ücretsiz otobüsler her fakültenin önünden geçmektedir.
Yenişehir ve Eyyübiye yerleşkeleri ise merkezdedir ve ulaşımda sıkıntı yaşamazsınız.




Bu yazımda size Şanlıurfa’da öğrenciliği anlatmaya çalıştım eğer buraya gelmek istiyorsanız buranın çok büyük ve eğlenceli bir yer olmadığını bilmenizde fayda var. Sosyal açıdan sıkıntı yaşayabilirsiniz. Buradaki en büyük artı diğer şehirlere nazaran daha ucuz olmasıdır ki bu da öğrenciler için önemli bir etken. 


 Burda okumuş ve görmüş biri olarak sizlere kısaca Şanlıurfa’yı ve üniversiteyi tanıttım. Umarım yararlı olmuştur. Eğer sormak istediğiniz başka şeyler var ise yazının altına yorumlarınızı bırakabilirsiniz . Üniversiteye yeni başladıysanız mutlaka sorularınız olacaktır. Çekinmeyin. Sağlıcakla kalın.







Nisa...


Van nasıl bir yer?

Vana nasıl gidilir?

Vanın neyi meşhur?

Kahvaltı denilince neden akla Van gelir?


   Evet Arkadaşlar bugün Van’dayız. Van eskiden beri birçok medeniyete ev sahipliği yaptı: Pers'ler, Med'ler, Osmanlılar Urartu'lar, Ermeni'ler... ve daha niceleri. Ee haliyle bu kadar medeniyetin zamanında hüküm sürdüğü bir şehirde tarihi mekan ve kültür çeşitliliği görmemek biraz şaşırtıcı olabilirdi. Van’da birçok tarihi mekan var. Şehre girişte ilk göze çarpanı Van Kalesi ki Van Kalesi Urartu’lardan  günümüze kadar kalabilmiştir. Konum olarak eski Van şehri yerleşkesinde bulunur. Zaten Van’ın eski adı da Tuşba’dır günümüzde hala      Tuşba diye kullananlar da var. Hatta Merkez ilçesine ismini vermiştir. Van’ın sadece kalesi değil tabiki dünyaca ünlü kediside meşhurdur ki bu kedilerin en önemli özelliği göz renklerinin farklı olmasıdır. Genelde biri mavi iken öbürü sarı olur. Van Belediyesi de bunu gayet güzel ve örnek alınacak şekilde iyi kullanıp bir tane Kedi Evi
kurmuşlar kediler bu evde özenle bakım alıyor ve soylarının devamı içinde ayrıca koruma altına alınıyor. Sadece bir kalesi yok Van’ın birde Hoşap İlçesi’nde kalesi var ki onun da tarihi epey geçmiş dönemlere dayanıyor. Kapısının üzerindeki kitabete göre Osmanlı zamanında Osmanlı’ya bağlı Mahmudi Bey’lerinin yaptırdığı söyleniyor. 1600’lerde yapılan bu kale de günümüze kadar gelmiştir.

fotoğraf: Van Edremit Sahil

  Van’da Çeşitli kültürlerden insanlar var; Ermeni, Kürt, Türk, Acem hepsi yıllardır aslında hiçbir farklılık gözetmeksizin bir arada yaşar. Ahmed Arif’in şiirinde dediği gibi; “Biribirine karışır tavuklarımız, Bilmezlikten değil fukaralıktan, Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu, kirveyiz kanla bağlıyız.” Nüfusun çoğunu Kürt’ler oluşturur kalan azınlıklarda diğer milletlerdendir. Ve inanın bana hepsi o kadar misafirperver ki şaşırıyor insan. Van’da ya da çevre illerde dışar da kalamazsınız çünkü izin vermezler illa birileri sizi evine davet ediyor. Bu olayı dünyanın neresine giderseniz gidin çok nadir görürsünüz. O yüzden bizim gibi gezgin insanlara tavsiyem gelmeden önce Van’dan bir arkadaş edinmeniz ve ardından olacakları görmeniz. J


fotoğraf: Van Kalesi


VAN’A NASIL GİDİLİR ?





  Van'a ulaşım günümüz şartlarında çok basit Türk Hava Yolları, Pegasus, Sunexpress, ve bir diğer hava yolu şirketi düzenli olarak seferler düzenliyor. Ankara’dan İstanbul’dan Adana’dan bile her gün her saatte direk uçuş bulabilirsiniz. Zaten bu özelliği nedeniyle de Doğu’nun İncisi deniliyor bildiğim kadarıyla. Mesela İstanbul’dan günübirlik sabah 6 da gelip Van’da güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra kısa bir Van gezisi yapıp akşama doğru tekrar uçakla gidebiliyorsunuz. İstanbul – Van arası 2.30 Saatken Ankara – Van arası 1.30 saat bu da gününüzü Van’da geçirmeniz için Kafi. Otobüsle Van’a ancak çevre şehirlerden gelirseniz güzel olur yoksa kalkıp da Ankara İstanbul gibi uzak şehirlerden Van’a gelecekseniz bu yaklaşık olarak 25 saat falan sürer ki bu da tüm gününüzü alacaktır.

 Van’da şehir içi ulaşım Büyükşehir olduğundan beri gayet güzel sağlanıyor 2011 Van Depreminden sonra Şehir baya gelişti ve altyapısı baya sağlamlaştırıldı. Her dağın dibinde Toki'nin yaptığı konutları görmek mümkün. Şehir içi ulaşım dediğim gibi kolay istediğiniz mahalleye veya tarihi yapıya çarşı merkezinden direk gidebiliyorsunuz ve  baya da kısa sürüyor.


VAN’IN NEYİ MEŞHUR ?

  Van denince akla ilk Van kedisi, Van Kahvaltısı ve tabikii Akdamar Adası, kilisesi gelir. Ama bunların yanında Kürt’lerin genel olarak yaşadığı bir bölge olduğu için Kürt kültürünü görmek mümkün. Bu kültür günlük yemeklerden tutun da, günlük kıyafetlere kadar her şeyi kapsar. Hal böyle olunca metropolitan bir şehirden aklımıza belli başlı şeyler gelmesi olanaksız. Mutlaka birçok şey gelir. Van Kedisi Van’a özgüdür ve dediğim gibi Van’da koruma altına alınmış. Bununla birlikte ziyaretçilere de hafta içi her gün açık. Van Kedi Evi iskele ve kaleye de yakın olduğu için bir taşla birkaç kuş vurabiliyorsunuz. Van’a gelirseniz Van Kedi Evi’i mutlaka görün. 

  Belli başlı yerler yok demiştik ama böyle çok ünlü ve hani gidip de bir fotoğraf çektireyim dediğiniz yerleri sayarsak tabikii Van’a gelip Akdamar adasına gitmemek olmaz. 

fotoğraf: Akdamar Adası

  Akdamar Adası Van’ın Gevaş İlçesinde bulunur ve tarihi Ermeni'lere dayanır, çok eskidir. Efsaneye göre eskiden bu adada bir keşiş yaşarmış o keşişinde güzeller güzeli bir kızı varmış. Tamara adında. Ama daha önce hiç adadan kıyıya çıkmamış, bir gün kıyıdan adaya gelen bir balıkçıyla karşılaşmış ve balıkçıyla birbirlerine aşık olmuşlar. Balıkçı da her gece bana bir ışık tut bende ışığa doğru yüzüp, yanına gelip seni göreceğim demiş. Tamara da her gün gece vakti kıyıya doğru ışık tutup balıkçıyı yanına çağırır ve görüşürlermiş. Ama terslik budur ya babası öğrenmiş bu işi ve bir plan yapıp balıkçıyı öldürmek istemiş. Gene Tamara’nın bulduğu yolla balıkçıya işaretler yollamış balıkçı da Tamara zannedip ışığa doğru yüzmüş. Ama ışığın yeri sürekli değişiyormuş ve balıkçı en sonunda yüzmekten yorulup Van Gölü’nün dibine batmış. Ölmeden önce son sözü de “Ah Tamara” olmuş. Halk dilinde zamanla bu Ahtamar olmuş, günümüze de Akdamar olarak gelmiş. İşte Akdamar ismi de buradan gelir.


  Van diyince akla başka bir şey daha geliyor ki o da Muradiye Şelalesi. Muradiye şelalesi şehir merkezinden yaklaşık olarak 35 km uzaklıkta ki muradiye ilçesinde bulunur ve her yıl birçok yerli turist burayı ziyaret eder. Akdamar veya kahvaltı kadar ünü olmasa da Muradiye Şelalesi de Van’a yolunuz düştüyse mutlaka uğramanız gereken bir durak. 

fotoğraf: Muradiye Şelalesi

KAHVALTI DENİLİNCE AKLA NEDEN VAN GELİR ?

  Van Kahvaltısının ünü kıtaları aşmış durumda şu anda Türkiye’nin neresinde olursanız olun Van’da yapacağınız kahvaltı kadar çeşitli ve lezzetli bir kahvaltıyı yapamazsınız. Bir çok farklı kahvaltı türü var en göze çarpanı da dağların eteklerinden toplanan otların peynirle karıştırılarak yapılmış otlu peyniridir ki bu da Van yöresine ait bir peynirdir. Başka hiçbir vilayette bulamazsınız. Onun dışında bal, kaymak, çeşitli çeşnilerle hazırlanmış çeşitli kahvaltılıklar. İster inanın ister inanmayın ama ölmeden yapılacak 100 şey listem olsa bunlardan biri de Van’da Van Kahvaltısı yapmak olurdu. Aşağıya sizin için resmini bırakacağım artık siz karar verin.

fotoğraf: Van Kahvaltısı

  Van genel olarak çeşitli halklardan insanlara ev sahipliği yapıyor. Diğer birçok şehirden fazla üne ve tarihi yapıya, kültüre sahip. Bu yüzden de Doğu'nun İncisi deniyor. Biz de buraya gelmeden önce neden Doğu'nun İncisi dendiğini anlamak için gelmiştik ve gördük. Yolculuğumuzda bize yardımcı olan herkese teşekkür ediyoruz. Biz çok ama çok beğendik ve Türkiye’yi gezmeye karar verdiyseniz bir durağınız mutlaka ama mutlaka Van olmalı. 
Başka yazılarda görüşmek üzere takipte kalın lütfen...

fotoğraf: Hoşap Kalesi




  Uzun zamandır aklımızdan çıkmayan Halfeti kentine, bir gecede ‘hadi gidelim’ diye karar verip sabahında yola koyuluyoruz.





   Halfeti 2000 yılında Birecik Barajının yapımıyla sular altında kalıyor ama önceden alınan tedbirler sayesinde can kaybı yaşanmıyor. Bu olaydan dolayı ESKİ HALFETİ ve YENİ HALFETİ çıkıyor ortada. İnsanlar evlerini Yeni Halfeti'ye taşıyor ama bazıları da kalıp bu krizi fırsata çeviriyorlar ve Eski Halfeti'ye akın eden turistlerle beraber turizm başlıyor.Bizler Eski Halfeti'de yaptığımız geziyi sizlerle paylaşacağız.


ULAŞIM





   Biz bu geziye başlarken Şanlıurfa'daydık ve özel arabamız olmadığı için minibüsle gittik.   Şanlıurfa’dan Birecik’e, Birecik’ten de Eski Halfeti’ye minibüsle geçtik. Zaten sorduğunuz zaman minibüs şoförleri çok yardımcı oluyorlar hatta numaralarını veriyorlar eğer dönüşte onları ararsanız gelip sizi alıyorlar. En son araç saat 6’da Eski Halfeti’den çıkıyor ona göre gezinizi ayarlamalısınız.
ŞANLIURFA –BİRECİK arası 94 Km yani ortalama 1 saat sürüyor. Yol ücreti de 15 TL gibi makul bir fiyat.

 BİRECİK-ESKİ HALFETİ arası 41 km yaklaşık 40 dakika sürüyor. Yani en fazla 1 saat 40 dakika sonra Eski Halfeti’ye ulaşmış oluyorsunuz. Burda ise ulaşım için yaklaşık 10 TL ödüyorsunuz.





KONAKLAMA

  Genelde taş evlerden oluşan Halfeti otelleri var ve birkaç farklı alternatifiniz var onun dışında da tam tepede bir otel binası var. Kalmayı düşünüyorsanız gitmeden rezervasyon yapmanızda fayda var. Aşağıda Tabelasını da sizin için çektik.





GEZİLECEK YERLER


  Halfeti’ye indikten sonra keşfe çıkıyoruz ve o muhteşem nehir manzarasında piknik yapan aileler görüyoruz. Tahtadan yapılma Asma Köprü üzerinde karşı tarafa geçip güzel objektifler yakalayabilirsiniz  veya nehir kenarına yapılan cafe –restaurant ‘da oturup manzarayı seyredebilirsiniz.

  Fırat üzerinde yapılan nehir turlarına katılıp keyfinizi katlayabilirsiniz, ki bence bu yapılacak olan en güzel aktivitedir. Kişi başı 20 TL ödeyip teknelere geçiyorsunuz yada topluca gidiyorsanız uygun bir fiyata sadece kendinize özel bir tekne kiralayabilirsiniz. Bunun da size maliyeti tekneye bağlı olarak değişiyor. (120 TL’ye bile ayarlayabilirsiniz)





  Kaptan gördüğümüz yerlerin hikayelerini anlatıyor ilk durak RUMKALE içerisinde Aziz Nerses Kilisesi, Barşavma Manastırı ve su sarnıçları gibi yapıların kalıntıları bulunuyor.
  Daha sonra Batık Köy’e doğru ilerliyoruz ve karşınıza suyun üzerinde kalan bir minare çıkıyor. Köylüler orayı tamamen terk etmiş iki çay ocağı dışında bir şey yok. Teknemizde oluşan arızadan dolayı, bir çay ocağında 15 dakikalık mola veriyoruz. Burada pos makinesi yoktu yanınıza biraz nakit almayı unutmayın. Çayımızı içip bizi almaya gelen tekneye binip manzaraya dalarak geri dönüyoruz.
 Halfeti’de dilerseniz yüzen teknelere uğrayıp güzel bir yemek de yiyebilirsiniz.





  KARAGÜL


  Halfeti’nin en güzel sembollerinden biri KARAGÜL. Bu gül sadece Halfeti’de yetişiyor özelliği ise siyah olması. Başka yerlerde yetiştirmeye çalışmışlar ama toprağından mı suyundan mı bilinmez ya hiç büyümemiş, ya da rengi siyah olmuyormuş. Bu şekilde esnaflar da toprağı ile birlikte tohumunu bir poşet içerisinde satıyorlar böylece evinizde yetiştirebilirsiniz. Bahar ayında canlı Karagül’ü satın alabilirsiniz ama ben gittiğim ay henüz çıkmamış olduğu için kuru Karagül almak istedim ve bir esnaf teyzemiz bunu bana hediye etti...






  Halfeti, yaşadığımız bütün zorluklara rağmen ardımıza dönüp ‘iyi ki gitmişiz. ‘ diyebildiğimiz bir yerdi. Gidip görmenizi şiddetle tavsiye ederim.







  İnsanlar ikna etmek için ne kadar uğraşır? Neden ikna etme ihtiyacı duyarız?  İkna etmek bir ihtiyaç mıdır? Birini bir yalana ikna etmek ya da o yalana kendimiz ikna olmak. Bugün ikna etmek konusunda konuşacağız.





     Sizin ikna etmek konusunda nasıl bir hikayeniz var? Mesela yıllardır sevdiğiniz kızla konuşuyorsunuz ama onun sizi sevmesine ikna edemiyor musunuz? Ya da bir yerleri gezmek istiyorsunuz ve ailenizi buna nasıl ikna edeceğinizi bilmiyor musunuz? İşte bunun gibi ikna örnekleri  hayatımızın her yerinde var. Biz aslında iknalar dünyasında yaşıyoruz. Benim hikayemde bunlardan biri. Ben her zaman özgür bir birey oldum çünkü evin en büyük çocuğu bendim ve dolayısıyla bana diğer kardeşlerimden daha çok özgürlük verildi. O bakımdan şanslıyım çünkü bir yere giderken haber vermem yetiyordu bazen. İkna etmem gerekmiyordu birilerini. Ama hayatımın en iknalarla dolu yılı geçen yıllardan beri sevdiğim bir kızı ikna etmeye çalıştığım için 2018 yılı oldu. Ne yapsam ne etsem kızın gönlüne giremiyordum. Çok yollarda denedim, ama olmadı. Çünkü benden hep somut adımlar bekledi. Bunu anlayabiliyordum, ama somut şeyler yaparsam benden gitmesi çok kolay olmaz mıydı? Neyse sonra durdum düşündüm bir ara ve dedim ki “kızlar işte ne bekliyorsun ki?”  Ama pes etmedim ne yaparsa yapsın devam ettim çünkü ikna etmeyi bırakırsanız, İkna etmekten vazgeçmişsiniz demektir. Bir iki defa “pes ediyorum, olmuyor.” Diye şaka yapmışlığım var. İkisinde de gitmemi istemedi. Sonra tekrar düşündüm acaba bir sorunu mu var? Çünkü bilirsiniz kızlarda  kime sorarsanız sorun %85 inde güven problemi vardır. Bu da zaten güven problemi olduğunu ve her erkeği aynı gördüğünü söylüyordu. Ama ben buna rağmen pes etmedim ikna etmeye devam ettim. Şu an bir buçuk yıl olacak ve ben hala ikna etmeye çalışıyorum. Pişman mıyım? Tabi ki hayır çünkü hiçbir şey kolay değil ki özellikle birinin kalbine girmek çok çok büyük emek gerektirir. Pes ederseniz bu onu istemediğiniz anlamına gelir. İngilizlerde bir laf vardır “ İf you give up, İt means you never wanted it.” Bu sadece benim ikna ile ilgili hikayemdi kim bilir sizinki ne kadar farklıdır?







   İkna etmek hayatımızın bir parçası dediğim gibi kimini sevmeye, kimini inandırmaya, kimini kurtarmaya, kimini ise hakikate ikna etmeye çalışırız. İknayı kötü niyetli kullanmayın hakikat internet gibidir, eğer onu iyi kullanırsanız size faydası olacaktır. Ama kötü kullanırsanız ondan çok zararlar bekleyebilirsiniz. Kimisi de var ki bir proje üzerinde çalışmıştır yıllarca ve bunu sunarken karşısındakini ikna etmeye çalışır. Bu bence iknaların en güzelidir ki hem çevresine hem kendisine faydalı oluyordur. Hem zaten büyüklerimiz yeni doğan çocuklara boşuna demiyor “Vatana millete hayırlı evlat olur inşallah”  diye. İkna çocukluktan başlar anne babalarımızı bizi  dışarı çıkarsınlar diye ikna etmeye çalışmadık mı? Henüz konuşamıyorken annemize aç olduğumuzu gösterebilmek için ağlayıp onu buna ikna etmeye çalışmadık mı? Kendinizde bile çok ca örnekler bulabilirsiniz. İkna soyut bir eylemdir. Ama etkisi gerçekten çok büyüktür. Siyasi liderler bir karar almadan önce çevresindekileri ikna etmiyor mu? Ya da seçimler yapılırken siyasi partiler çeşitli vaatlerle milleti ikna etmeye çalışmıyor mu?


   Arkadaşlar ikna her yerdedir.  Ve ikna çok büyük güçtür, onu güzel ve düzenli kullanırsanız, Gerçek anlamda büyülere ihtiyacınız kalmaz. Umarım bu gücünüzü iyi ve güzel şeyler için harcarsınız!
 





  Merhaba bugün sizinle farklı bi konu konuşmak istiyorum. Blogumda her telden şeyin olduğunu söylemiştim. Bu da onlardan biri ve umuyorum ki birçok insana yardımcı olacak. Bilgisayarlarla ilgili bi konu. Geçen yıllarda ben daha lisedeyken çok sevdiğim bilgisayarım bozulmuştu. Ama öyle bi bozulma değil böyle içinde çok değerli anılarımın olduğu ve bilgisayarımın kendi diski olan D ve C diskleri kilitlenmişti. Garip bi şekilde yönetici izni istiyordu. Dedim ne oluyor! işte tamda aşağıda olduğu gibi bir hata alıyordum.






Yönetici izinleri de başta olmak üzere birçok yöntem denedim ama olmadı yapamadım. Bilgisayarda tek yönetici bendim oysaki ama ne hikmetse olmuyordu. Bilgisayarcı arkadaşlara sordum ama onlardan da bi cevap alamadım. Olmuyordu! Genelde bilgisayarlarda format attıktan sonra böyle durumlar ortaya çıkabiliyormuş.



  Neyse dedim başladım araştırmaya. Bi site vardı o aralar çok kullandığım tnctr diye güzel bi blog ve forum sitesi vardı şansımı orda deneyeyim dedim ve zaten üye olduğum bu foruma yazdım. Sağolsunlar hemen cevap veriyorlar. Birçok cevap vardı hepsini okudum. Sonra biri küçük  bi yazılımdan bahsetti hatta yazılım bile değildi. Böyle küçük bir kod onu aşağıya sizin için link bırakacam ordan alırsınız. Neyse ben bu kodu indirdim. Ve bilgisayarıma tarattım. Sonra baktım iki diskimde açılmış. Çok sevindim herşeyimi kurtarmıştım. Mutluydum. 


   Ama ( her şeyde olduğu gibi bunda da bir asma ‘ama’ var ). Nedendir bilinmez bilgisayarı tekrar açtığımda yani kapatıp açtığımda aynı şey oldu gene. Yani gene iki diskim kitlendi.  Sonra tekrar o kodu bilgisayarda çalıştırdım ve açıldı tekrar. Foruma bunu sorduğumda koddaki eksiklikten dediler yani sorun kalmadı. (Hatta youtube de nasıl yapılır ile ilgili video bile çektim sizin için onuda aşağıya bırakacağım isteyen alabilir. İzleyebilir. ) Bende nasıl bi çözüm bulabilirim dedim ve kendime 1 terabaytlık harici bir disk aldım. Tüm bilgisayarımı ona kopyaladım ve diskteki özel bilgilerimi, resimlerimi müziklerimi ardından bilgisayardaki her iki diskim'e format attım. Ve bittiğinde sorunum düzelmişti.


 Aşağıda linki bırakacağım eğer sizde  Windows’ta C diskine erişim engellendi hatasıyla karşılaşıyorsanız. Bunu size öneriyorum. Kesinlikle bi programa ihtiyaç duymadan sadece 2 dakikalık bir emekle halledebilirsiniz. Okuduğunuz için teşekkür ederim  başka yazılarda görüşmek üzere...







Youtube Videsou : https://goo.gl/h7aPUW

Küçük Kod Dosyası : https://goo.gl/2Ru7c2

Hakkari'ye nasıl gidilir?

Hakkari'ye uçak bileti var mıdır?

Hakkari nerdedir?

Hakkaride Nerde Kalabilirim?

Hakkari hakkında bilgi?

Hakkari nasıl bir yerdir?

Hakkari tehlikeli midir?


   Hepinize Merhabalar, şu an bu yazıyı okuyorsanız büyük ihtimal ya sizin ya da bir yakınınızın yolu hakkari'ye düşmüştür. Bu yazıyı yazmamdaki amacım hakkari'ye yolu düşen, ilk kez giden (bu bir görev olabilir. Öğretmenlik, askerlik, polislik vs. ) ya da gerçekten hakkari'yi merak edip gitmek isteyen arkadaşlara rehberlik etmek çünkü internete baktığımda hakkari'ye gitmek ya da hakkari'nin nasıl bir yer olduğu konusunda pek bilgi yok. Ben gitmiş görmüş deneyimlemiş biri olarak şu an bu yazıyı okuyan siz okurlarıma yardımcı olacağım. Ayrıca sorularınız olursa yorum yapabilir ya da iletişim kısmından sosyal mecralardan bana özelden ulaşabilirsiniz...





                                                        Fotoğraf: Hakkari Merkez Bulvar Caddesi
 

Hakkari’ye Nasıl Gidilir?


  Hakkari’de 2015 yılından beri havaalanı var ama dağlık bir yer olması sebebiyle merkez ilçesinde değil Yüksekova ilçesinde bulunur bu havaalanı. İstanbul'dan Yüksekova'ya Türk Havayolları her hafta uçuş gerçekleştirir. Eğer Merkeze gidiyorsanız Yüksekova'da, havaalanından Yüksekova Merkezine gidip oradan saat başı kalkan Yüksekova – Hakkari arabalarına binip merkeze 2 saatte varabilirsiniz. Servisleri çok bulunur ve aşırı kalabalık değildir genelde. Şayet Yüksekova'ya gidiyorsanız zaten havaalanı Yüksekova'da bulunmaktadır. Şemdinli ve Çukurca ilçesine ise söylediğim şekilde Yüksekova'ya ordan da Merkeze vardıktan sonra Merkezde bulunan Şemdinli - Çukurca arabaları ile 1 saatte gidebilir ya da Yüksekova merkezinden de direk Şemdinli - Çukurca arabalarına binip 3 saatte Şemdinli'ye ya da Çukurca'ya gidebilirsiniz. Bir şeçenek daha var ki bu seçenek karışık değil zorunlu kalınırsa yapılır sadece yolu uzatmış oluruz. Van Ferit Melen Havaalanına geldikten sonra Van Merkezine gider oradan da Hakkari'nin hangi ilçesini istiyorsanız gidebilirsiniz.




 Kamil Koç hafta içi her gün ve her saat başı Hakkari'nin tüm ilçelerine servis sağlamaktadır internetten bakarsanız iletişim numaralarını kolayca bulabilirsiniz. Van Merkezden Yüksekova ve Hakkari Merkeze uzaklık 4 saat Şemdinli ve Çukurca'ya ise 5 saattir. Hakkari Merkez ise Yüksekova'ya 2 Çukurca ve Şemdinli'ye ise 1'er saat mesafededir. Bilginiz olsun ve genelde en sağlıklı yol Van'dan Hakkari'ye karayolu ile geçmektir. Çünkü Türk Havayolları Hakkari'ye her gün uçuş vermiyor ne yazıkki.



Hakkari Nasıl Bir Yer?







  Hakkari 3 ilçesi olan (Çukurca, Şemdinli, Yüksekova)Doğu Anadolu Bölgesinin en doğusunda yer alır. İran ve Irak’a komşudur. Nüfusu son verilere göre 273 000 olup 1728 m Rakımı vardır. Arkadaşlar öncelikle bunları öğrenerek gittik Hakkari'ye çünkü her gittiğimiz yeri önceden araştırmak bizim için faydalı olur. iklimi karasal olup gerçekten de kışları ve yazları çok sert geçer. Kışları gözlemlenen verilere göre 3M bulan kar kalınlığı görülmüştür.Aşırı soğukları vardır o yüzden size tavsiyem kışın gidiyorsanız kalın giyinin. Yazları ise sıcak kuru ve ülkenin en doğusunda olduğu için en çok güneş alan yerdir.  40 dereceyi bulan sıcaklıkları vardır.

Fotoğraf: Hakkari'de Kış

  Biz hem kışın hemde yazın gittiğimiz için dört mevsim arasından söyleyebilirim ki Hakkari'de en güzel mevsim ilkbahar, İlkbaharda dağları yemyeşil olur. Ters Laleler, dağlarda doğal şekilde yetişen Uçkunlar, Mantarlar, anlayacağınız ilkbaharda Hakkari ülkenin hiçbir yerinde göremeyeceğiniz bir güzelliğe sahip oluyor. Ülkenin oksijen seviyesi bakımından en güzel yeri, çünkü Hakkari’de sanayileşme, şehirleşme, betonlaşma yok denilecek kadar az.

Fotoğraf: Hakkari'de İlkbahar


 Suyu belediye tarafından dağlardan arıtma tesislerinden geçilmeden direk evlere dağıtılır. Yani eğer arıtma suyuna alışmış biriyseniz Hakkari'de şebeke sularından içtiğiniz ilk su sizi biraz hasta edebilir. J ona dikkat edin. O yüzden tavsiyem damacana su alın. Şehirde Son zamanlarda Bim ve A-101 gibi markalar da bayilerini açtı ama onlardan önce Hakkari Merkez'deki en büyük alışveriş merkezi "AHS alışveriş Merkezi" olarak bilinirdi ki şu an bile hala açık bir yerdir.


                                                                              Fotoğraf: Hakkari Şehir Merkezinden bir görünüm


  Ev kiraları çok az 3 ilçede de en lüks evin bile kirası 500 TL oluyor genelde. Nüfusunun %99’u Kürtçe bilir. Ve genelde çarşıda, evde Kürtçe konuşulur. Türkçe Bilen oranı ise %94’tür. Nüfusunun kalanı neden Türkçe bilmiyor diye sorarsanız Okur - Yazar sorunu olduğu  ve eğitim bir hayli zor şartlarda yürütüldüğü için, Ayrıca yaşlı nüfusu dışında son yıllarda eğitime verilen değerinde artmasıyla genç ve orta nüfusun %100’ü Türkçe bilmektedir. Yani konuşmada pek sorun çıkmayacaktır. Haa! Sakın nereye düştüm ben demeyin sanki yurt dışına çıkıyormuşsunuz algısı olmasın Hakkari Türkiye'deki bir çok batı şehrinden daha güzel diyebilirim. Sadece şartların verdiği gelişme seviyesine biraz geç ulaşıyor o kadar.


Fotoğraf: Hakkari Seyithan Gölü

  Ama son yıllarda terör olaylarınında azalmasıyla kültür ve turizme bile açılmıştır. Birçok yaylası her yıl belli sayıda turiste ev sahipliği yapıyor. Ve ayrıca İran'dan her yıl gelen turist sayısı ile nüfus 270 binden 400 bine kadar yükselmektedir. Ve tabi eğer kışın geldiyseniz son yıllarda yapılan ve son teknolojiye uygun Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın da desteğiyle hazırlanan kar turizmi açısından son yıllarda önem taşıyan bir proje olan kayak merkezi bile bulunmakta. Ve şu an aktif olarak kullanılmakta Hakkari'nin o muhteşem dağlarında sizde kaymak istemez misiniz? 


Fotoğraf: Hakkari Mergabüt Kayak Merkezi


  Dağ demişken Hakkari'ye geldiyseniz görüp görebileceğiniz tek şey alabildiğince uzanan dağlarıdır. O dağların arasından geçen yollarda seyahat etmek inanın o kadar etkileyici ki araçtan inip fotoğraf çekmeden duramıyorsunuz. 

Fotoğraf: Cilo Buzul Dağları - Hakkari

Hakkari'nin en işlek caddesi Bulvar Caddesi ve şehrin kalbi orasıdır. Hakkari'de düğünler genelde dışarıda yapılır bahçelerde veya kırlarda o yüzden uzaktan hoş gelen bir ses olursa bilin ki orada düğün vardır. Ve düğünlerde %85 oranında Hakkari'ye özgü yerli kıyafet giyilir. 

Fotoğraf: Hakkari yöresine ait yerli kıyafet

  Düğünler 2 gün ve 2 gece sürer. Ayrıca düğüne davet edilen her kişi damada bir miktar bahşiş bırakmak zorundadır. Bu 30-40-50 TL arasında değişir ve akrabalık ilişkisine göre de yükselebilir. Damat aldığı bu bahşişlerle düğün masraflarını öder ya da eşiyle kendi kişisel harcamalarına ayırır. 



Hakkari Tehlikeli Midir?

  Hakkari denilince eminim hepinizin aklına ilk gelen şey terör olayları, karışıklık vs. dir ama bunun nasıl bir yanılgı olduğunu bizzat kendi gözlerimle görmüş ve yaşamış biriyim. Hakkari'nin köyleri dahil her mezra'sında ilçesinde eskiden olduğu gibi olaylar yaşanmaz ve son yıllarda hatırı sayılır bir azalma olmuştur. İnsanlar yaylalarda vakit geçiriyor. Günlük yaşantısına olduğu gibi devam ediyor. Şehir merkezinde ise son yıllarda ticaret yapan, ve ülkenin diğer başka şehirlerinde de görebileceğiniz bir çarşısı vardır. Açık bir şekilde söyleyebilirim ki Hakkari seyahat etmek, öğretmenlik yapmak veya ticaret, devlet memurluğu yapmak için gayet güvenli bir yer. Medyada ya da sağda solda duyulan görülen gibi kesinlikle değil.






Hakkaride Nerde Kalabilirim?


  Arkadaşlar Hakkari Merkezde ben Şenler Otel diye bir otelde kaldım Hakkari'nin en işlek caddesinde ve hatırladığım kadarıyla üç yıldızlı bir otel. Gayet rahat şık bir otel. Spor müsabakalarına gelen sporcular, turistler, vs. Genel anlamda burda kalır hakkari'nin en ünlü otelidir. Sizede tavsiye ederim. Gecelik fiyatları 50 TL gibi cüzi bir miktar ( son gittiğimden beri değişmiş olabilir fiyatlar size tavsiyem gitmeden önce arayıp sormanız). 

Fotoğraf: Şenler Otel - Hakkari Merkez


Şimdilik bu kadar arkadaşlar eğer merak ettiğiniz bir şeyler olursa ya da Hakkari'ye gidiyorsanız sormak istediğiniz bir şeyler olursa lütfen yorum yapmaktan çekinmeyin hepsine cevap vereceğim  okudunuz için teşekkürler ...