Türk mimarisinin kendini en belirgin şekilde gösterdiği yapılardan biri olan İshak Paşa Sarayı’ndayız bugün.
İshak Paşa Sarayı Ağrı ilinin Doğubeyazıt ilçesinde Ağrı dağına çok yakın konumda bulunur. Ağrı Dağı için ayrıca yazı yazacağız ama bugünkü asıl konumuz dediğim gibi İshak Paşa Sarayı. Özellikle nisan – mayıs aylarında gitmenizi tavsiye ettiğim yer olan bu sarayın yapımı tam olarak 99 yıl sürmüş.
fotoğraf:İshak Paşa Sarayı genel görünümü
“Ağrı Dağı’nın yamacında, dört bin iki yüz metrede bir göl var, adına Küp gölü derler. Göl bir harman yeri büyüklüğünde. Gölün dört bir yanı, yani kuyunun ağzı, keskin, bıçak ağzı gibi ışıltılı kayalarla çevrili. Sonra gölün mavisi başlar. Bu, bambaşka bir mavidir...
Gülbahar, Ahmed'i Küp Gölü'nde yitirdi. O gün bugündür, Küp Gölü'nün oralardan geçenler, gölün kıyısına oturmuş, kara, ışık gibi akan uzun saçlarını sırtına sermiş, başı iki elleri arasında gözlerini som mavi suya dikmiş Gülbahar'ı görürler. Arada sırada Ahmet, gölün sularında Gülbahar’ın gözüne gözükür, Gülbahar kollarını açıp Ahmed'e yürür ve “Ahmet, Ahmet!” diye bağırır. Sesi bütün dağda yankılanır.
Göl kaynar, Ahmet silinir, Gülbahar silinir, küçük ak bir kuş gelip kanadını suyun som mavisine batırır ve sonra da bir atın kapkara gölgesi suyun üstünden gelir geçer."
Yaşar Kemal’in “Ağrı Dağı Efsanesi” adlı kitabında İshak Paşa Sarayı’nda geçen Ahmed ile Gülbahar’ın aşkı böyle betimlenir. Yıllarca dillerde dolanır. Gerçek olduğu söylenir ancak şimdiye kadar bir efsaneden öteye geçememiştir. Sadece bu değil aynı zamanda ünlü Kürt ve İslam alimi “Mem u Zin” adlı eserin de sahibi ve bölgedeki Pinyanişi Aşiretinin de başı olarak bilinen Ahmedi Hani’nin bu sarayda katiplik görevi yaptığı da bilinir.
Sarayın zamanın teknolojisinin baya ilerisinde olduğu içerisindeki ısıtma sistemi ile de anlaşılıyor. Su ısıtma ve dağıtma yöntemiyle günümüzde bile hala bazı yerlerde kullanılamayan kalorifer sistemi daha Osmanlılar zamanında bu sarayda kullanıldığını da sizlere aktaralım.
Bu yöntemin ne kadar etkili olduğunu sarayın içerisine girdiğinizde anlayacak ve gözünüze ilk çarpan detay olarak notlarınız arasına alacaksınız.
Saray’ın iki avlusu var, Mezarlığı, Mutfağı, ve tam olarak 116 odası var. Cami, Koğuşlar, harem bile var.
İshak Paşa Saray’ının Hikayesi
İshak Paşa Saray’ın içindeki kitabete göre 1785 yılında yapımını tamamlattığı bu sarayda beylik görevindeymiş. XVIII. Yüzyılda bölgeye hakim olan Çıldır hanedanından Hasan Paşa’nın oğluymuş. Yaptırdığı bu saray Osmanlı’da baya eleştiri almış ve padişahın sarayıyla yarışıyor düşüncesi, ayrıca İstanbul’a gitmekte olan İran şahı elçisinin Saray’ı padişaha övmesiyle birlikte İshak Paşa’nın niyeti yanlış anlaşılmış ve Padişah tarafından Hasankale’ye sürgün edilmiştir.
İshak Paşa orada vefat etmiş ve saray ise beyler tarafından kullanılarak günümüze kadar gelmiştir.
fotoğraf: İshak Paşa Sarayından Doğubeyazıt görünümü
İshak Paşa Sarayı’na Nasıl Giderim?
Ağrı’da Ahmedi Hani Havalimanı bulunmakta olup aktarmalı ve bazı seferlerde direk olmak üzere her hafta uçuş bulunmakta. İshak Paşa Sarayı ise Doğubeyazıt ilçesinin sadece 5 km uzağında. Yani Merkez’den önce Doğubeyazıt’a gidiyorsunuz ki servisleri bulunmakta gittiğiniz zaman bölge insanına sorarsanız size gösterirler.
5 km mesafede ve sarp bir kayalıkta Doğubeyazıt’ı tepeden görebilen bir yerde. Araba kiralayıp merkezden giderim diyorsanız da gene önce Doğubeyazıt ilçesine giderseniz ilçenin girişinden uzaktan görebilirsiniz. Ağrı Dağı'nın hemen yamacında olduğu için Ağrı Dağı’nı da görmeniz mümkün.
Merak ettiğiniz bir konu olursa yorum yazmaktan çekinmeyin lütfen. Ve şuradan da “Van” yazımıza gidip okuyabilirsiniz. Sonraki yazılarda görüşmek üzere.
fotoğraf: İshak Paşa Sarayı Planı