Peys art

 


Merhabalar sizlere şu sıralar deneyimini yaşadığım erasmus öğrenci değişim programından bahsedeceğim.

  Erasmus+ Programı, 1987 yılında başlatılan Avrupa Birliği öğrenci değişim programıdır. Bu programla bir üniversitedeki herhangi bir öğrenci Avrupa Birliği sınırları içindeki bir bir üniversitede belli bir dönem eğitim görebilir. Ben Kocaeli Üniversitesi'nde okuyorum ve şu an deneyimini yaşadığım Erasmus programından oldukça da memnunum. Çünkü hem buranın kültürünü yaşayabiliyorsun hem de dilini geliştirip buradaki okullarda eğitim görüyorsunuz. Böylece kültürler arasında eğitim görmüş oluyorsunuz.



Erasmus programına Nasıl Başvururum?


Erasmus programına Türkiye'deki anlaşmalı üniversiteler yardımı ile başvurabiliyorsunuz ancak öğrencisi olmanız şart. Her yıl okul Erasmus için bir sınav düzenler. Genellikle güz döneminde olabiliyor. Ama üniversiteden üniversiteye değişiyor sınav tarihleri



Okulun Erasmus Sınavını Geçtim Şimdi ne Olacak?

 Okulun Erasmus sınavını geçtiyseniz zor olan kısmı geçti sizin için demektir. Çünkü okulun belirlediği bir not var ve o notu almanız lazım. Ayrıca kendi üniversitenizden aldığınız ders ortalamasına bakarlar örneğin benim 4 üzerinden 3,48 idi ve okul erasmus'u kazanmam için 3,20 istiyordu bu açıdan transkript önemli. Sınavdan sonra size bir danışman hoca atanıyor ve sizleri bilgilendiriyor. Ondan sonra size okul için tercih yapmanız isteniyor. 



Hangi Ülkeleri Seçmeliyim?

 Size tavsiyem Euro ile çalışmayan ve ucuz yerleri tercih etmeniz zira böyle olmazsa maalesef zor durumda kalacaksınız. Örneğin Polonya zloty ile kendi içinde geçerli olmak üzere çalışır. Ve bu yazıyı yazdığım mayıs 2021 tarihi ile 1 zloty 2,15 TL yani ucuz gibi görünüyor. Okulunuzun anlaşmalı olduğu ülkeler arasında polonya varsa ve kendi bütçeniz yoksa tercih edebilirsiniz. Euro ile çalışan ülkeleri seçerseniz mesela Fransa, Almanya bu ülkelerde TL cinsinden harcayacağınız için Erasmus'un 2. Haftası evinize dönme ihtimaliniz yüksek olur.




Erasmus Hibesi nedir ? Ne Kadardır?

 Erasmus Hibesi Avrupa birliği ve kendi okulunuzun sizi göndermek için size hibe ettiği paradır. Bu genellikle 1300 Euro veya bazı bölümlerde 1500 Euro şeklindedir bunu da okulunuzdan öğrenebilirsiniz. Siz gitmeden hemen önce veya gittikten 1 hafta sonra bu hibenin %80 i hesabınıza yatar. Geri kalan %20 ise siz Türkiye'ye dönünce eğer derslerden kalmadıysanız size verilir. Derslerden kalırsanız bu %20 size verilmez. Ve Türkiye’de dönem uzatmak zorunda kalacaksınız. 



Süreç Nasıl İşler?

 Danışmanınız size tercih yaptırdıktan sonra süreç resmen başlar ve karşı üniversiteye kaydınız yapılır. Daha sonra ders seçme işlemleri yaparsınız çünkü Türkiye’deki döneminiz yanmıyor gideceğiniz üniversiteden aldığınız dersler sizin Türkiye’deki derslerin karşılığı olacak. Ve oradan kaç  alırsanız Türkiye'de almış gibi olacaksınız. Learning Agrement doldurup imzalatıp karşı okula göndereceksiniz ve sizin üniversitede Erasmus yapmaya hak kazandım diyeceksiniz. 



 Onlarda bilgilerinizi aldıktan sonra size bir davet mektubu gönderirler. Siz bu davet mektubunu alıp konsolosluğa götürüp vize başvurusu yapacaksınız. Vize süreci en zorlu ve stresli süreç çünkü Avrupa birliği vizesi biraz zor bir vize onu ayrıca başka yazıda yazacağım sitemizde bulabileceksiniz yakında.

 Vize süreci başarılı geçerse son olarak vizenizi ve pasaportunuzu alıp kendi okulunuza gideceksiniz ve bunların bşr kopyasını okula teslim edip sözleşme imzalayacaksınız. Ondan sonra OLS diye bir dil yeterlilik sınavı var ona online girip en az B1 seviyesinde derece almalısınız. Eğer B1 derecesinde puan alamazsanız hibeniz verilmez ve ertelenir. Siz böylelikle oraya gitmeden önce İngilizce kursuna her gün düzenli girmek zorunda kalacaksınız. Ta ki B1 seviyesine ulaşana kadar.

 Eğer B1 seviyesine ulaşırsanız hibeniz siz gitmeden veya gittikten bir hafta sonra EURO hesabınıza yatılır. Ve orada ihtiyaçlarınız için kullanırsınız.


 Evet arkadaşlar durum bundan ibaret kaba taslak ve kısaca açıkladım sorusu olanlar alt tarafa yorum yapabilir hemen cevap yazmaya çalışacağım.

Teşekkürler...




Monster Bilgisayar Yorumları

Monster Abra A7 v11 yorum

Monster Abra A7 v12 yorum

Monster Abra yorum

Monster notebook yorumları

Monster bilgisayar uzun kullanım yorumları 






 Eğer siz de yeni bilgisayar almayı düşünüyorsanız. Muhtemelen aklınızdan monster geçmiştir. Okul için bilgisayar almaya karar verdiğimde Monster almaya karar vermiştim. Sitesine baktım ve 2019 yılında en iyisinin abra serisi olduğunu öğrendim. Bende o zamanın parası ile 2019 mart ayında 7699TL ye Monster Abra A7 V11 almıştım.


 Ekran Yorumu: 

 17,3 inç bir ekrana sahip Full HD 1920x1080 Mat Led Ekran Arkadaşlar genel olarak ekranını çok sevdim. 1 yıldır kullanıyorum çok ışıkta kullandım az ışıkta da... ışığı emiyor ve fazla yansıtmıyor. Ekran çözünürlüğü çok güzel bizim 55 inç LG televizyondan bile iyi. Ekranın bir sorununu göremedim bir yıldır.


 Materyal Yorumu :




 Kullanılan malzeme sert plastik ama bence bu fiyata aliminyum kaplama olabilirdi. Ya da demir hissiyatı veren bir madde ama komple sert plastik ama tabi bu plastik bildiğimiz sert plastik değil kaliteli bir plastik. Fazla darbe almadı bir yıldır ama alsada çok sorun olacağını sanmıyorum. Malzeme kalitesi iyi.


 Kamera Yorumu:


 Kamerasından fazla bir şey beklemeyin ama genel olarak işinizi görecek derecede ama hani diyorsanız ki alıp kamerasıyla youtube a video çekecem orda biraz sıkıntı olur çünkü kamerası sadece görüntülü görüşme için uygun diyebilirim. 

 Ses Yorumu:

 Bu bilgisayardaki bence en büyük sorun ses sorunu Sound Blaster Cinema 5 kullandığını söylüyor tamam ses kalite olarak iyi ama kesinlikle çok kısık yani harici hoparlör almanız gerekecek. Cep telefonum daha fazla ses çıkarıyor.

 Klavye Yorumu:




 Klavyesi ve RGB renkleri çok güzel bence 10 üzerinden 9 puanı hakeder derecede bir kalvyesi var basım sesi olsun vs. Çok iyi ancak her güzelin kusuru olduğu gibi bu güzelinde kusuru şarja takılı değilken maalesef ışıkları yanmıyor şarj tasarrufu açısından.

 Genel Yorum: 



  Bence hem yerli olması hemde donanım özellikleri bakımından hemde teknik servis desteği sayesinde düşünmeden alınacak bir bilgisayar. Hem v11 hemde v12 aralarındaki tek fark biri 10. Nesil biri 9. Nesil işlemci kullanıyor. Ama ikiside piyasadaki tüm oyun ve programları rahatlıkla kaldırıyor. Ve kasma donma yapmıyor bende şu an GTA V ve Microsoft Flight Simulatör var ve kasmadan oynayabiliyorum ki bu ikisi piyasadaki en ağır oyunlar olarak kabul ediliyor. Donanımı alırken yükseltebiliyorsunuz. Size tavsiyem hem hdd hemde ssd taktırın. Ram i de yükseltin. Ben 1 yıldır kullanıyorum pişman olmadım. Bir çok mimar arkadaşım aldı, bilgisayar mühendisi arkdaşım aldı. Düşüneceklere duyurulur. Takipte kalın.... Arkadaşlar 1 Yıldır kullanıyorum sorularınız olursa yorum olarak yazın hemen cevap vereceğim...

 



Hakkari dağların arasında kalmış, vakti zamanında bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış dağların kenti olarak adlandırılan Doğu Anadolu Bölgesinin nacizane bir şehridir.


 Hakkari’nin nüfusu 2020 sayımına göre 280.991’dir. Ancak nüfusu bir önceki yıla göre 5,479 Azalmıştır.


 HAKKARİ’ DE BİR ÇOK KÖY VE MEZRA BULUNMAKTA OLUP NÜFUS VE YÜZ ÖLÇÜMÜ BAKIMINDAN EN BÜYÜK KÖY GEÇİTLİ ( PEYANİS ) KÖYÜDÜR. 



fotoğraf: Geçitli Köyü (Peyanis)

Bununla Birlikte Hakkari'nin 10 Kardeş Şehri Vardır. Bunları bilmek yöre halkı açısından faydalı olacaktır.

    Mostar, Bosna-Hersek

 Banja Luka, Bosna-Hersek

Dubrovnik, Hırvatistan 

 Kraslava, Letonya 

 Oyam, Uganda 

 Boden, İsveç

 Sidney, Avustralya

Lublin, Polonya 

Edde, Lübnan

 Lubumbashi, Kongo DC.


Aşağıda Geçitli Köyünden Birkaç Fotoğraf Bulabilirsiniz.




 151,143 erkek ve 129,848 kadın olmak üzere 280,991 kişinin yaşadığı Hakkari ekonomik ve siyasi yönden baya karışık bir kent ki son yıllardaki çıkışını sürdürdüğü taktirde ise çevredeki bir çok kenti geçmesi içten bile değildir.  




  Hakkâri Dağları'nda genellikle gür bir bitki örtüsü yoktur. Ancak, dağların kuzey ve güney yamaçlarıyla vadi etekleri yer yer, orman, funda ve çalılıklarla örtülüdür. Doğal bitki örtüsün azlığına karşın dağlar, sürekli kar altında kalan kuşağa dek bütünüyle doğal orman sınırı içinde kalır. Bölgede rastlanan ağaçlık, parçalarından bu ormanların yaylacılık, yamaçları dikliğe ve yakacak gereksimi gibi nedenlerle yok edildiği anlaşılmaktadır. Hakkâri Dağları'nda doğal bitki örtüsünün, yer yüzü şekilleriyle çok yakın ilişkisi vardır. Ağaçlıklar, derin vadilerden dağların yüksek yamaçlarına doğru sokulur. Buna karşılık, dik yamaçlarda, kar ve buzul süpürmesi nedeniyle, doğal örtü hızla gerilemiş durumdadır. İlde, doğal örtüyü oluşturan, bitki türleri de çok çeşitli değildir. En çok rastlanan ağaç meşedir. Bunlar yamaçlarda, seyrek ve kısa boylu, vadi tabanlarına yakın yerlerde ise, sık ve yüksek oranda gelişmektedir. Meşe yetişen kesimlerde yabanıl meyve ağaçlarıyla, alıç ve ardıç da bulunmaktadır. Cilo Dağı'nın Büyük Zap Vadisi'ne bakan yamaçlarıyla, Çukurca, Şemdinli ve Beytüşşebap yörelerinde, ardıç ve söğütten oluşan bozuk korular ve meşeden oluşan baltalık ormanlar vardır. 



  Ağaçlıklar arasında, doğal örtüyü oluşturan otlar, çalılar ve fundalar yer alır. Yükseklere çıkıldıkça gevenlerle, çok yıllık otsu bitkiler artar. Çok dikenli türler olan gevenler, yükseltili ve iklim özelliklerine bağlı olarak çalı süpürgesi, ya da şemsiye biçiminde olurlar. 25-30 cm boyunda cüce dikenlikler, kimi yerlerde bir metrenin üzerinde boylanan, içine girilmesi zor bir örtü oluşturur.Sürekli kar altında bulunan kuşağa yakın kesimlerde, her zaman ıslak olan yerlerdeki gevenlikler, yaz mevsiminde yeşil kalır ve çayır görünümü alır. Burada gevenlerle karışık olarak çalılıklar ve yüksek otlar bulunur. Dağlarda, 3.000 metreden sonra doğal bitki örtüsü ortadan kalkmaya başlar. 3.500 metreye dek kayalıklar dışında kalan yerlerde, cılız bitkilerle örtülü moloz alanları uzanır. 3.500 metreden sonra, sürekli kar kuşağına girilir. Bu kuşakta yer yer, yere yapışmış gibi duran Alp bitkileri soyundan yosunlara rastlanır. Hakkâri'de genellikle kuzey-güney doğrultusunda uzanan vadi tabanındaki dağal örtü, dağlarda ve dağ yamaçlarındakinden daha gürdür. Bunların en güzel örnekleri Zap, Habur, Şemdinli vadilerinde görülebilir. Doğal örtüyü oluşturan ağaçlar arasında, çınar, söğüt, ahlat, kavak, dişbudak,alıç, meşe ve ardıç başta gelmektedir. Ayrıca, kendi haline bırakıldığından yabanıllaşmış durumdaki ceviz, elma ve üzüm bağları önemli yer tutmaktadır.  



  Hakkari il alanının, %10,3'ü platolarla kaplıdır III. Zamanının sonlarında Avrupa ve Asya dağlarının birbirlerine yaklaşmasıyla yükselen bölgede kalkerli ana yapı ,iklim ve suyun etkisiyle kubbeleşmeye başlamıştır. Kubbeleşmenin başlamasıyla ,toprakların, suya buzul ve ısı farkına dayanıksız yerleri ,vadi ve çöküntü olukları şeklinde oyulmuştur.Böylece ,dar boğaz ve çöküntü alanlarıyla parçalanmış geniş plato düzlükleri ortaya çıkmıştır. Bunların en önemlileri Nordız , Feraşin ,Mirgezer ve Mendin platolarıdır.







 AŞAĞIDA İL ÖZEL İDARESİNDEN ALMIŞ OLDUĞUMUZ KÖY VE MEZRALARIN BOŞ VE DOLULUĞUNU İNCELEYEBİLİRSİNİZ.  

                                       









 

  Türkiye'nin en iyi dostu, Asya'nın Avrupa'ya açıldığı kapılar üzerinde Kafkasya toprakları üzerinde yer alan. Sert iklimi kadar kent yaşamı ve kültürel dokusu ile Azerbaycan gezilecek yerler listesinde bulunmayı hak ediyor.

   Kültürel bağlarımızın yanı sıra duygusal olarak da bağ kurduğumuz Azerbaycan, akraba topluluklarımızın en tepesinde bulunuyor. Özellikle gelenek göreneklerimizin de birbiriyle entegre olduğu bu topraklarda, binlerce yıllık bir bağlara sahip olan Azerbaycan, turizm için de oldukça verimli bir ülke. Azerbaycan konum olarak Hazar Denizi kıyıları ile Kafkasya topraklarında yer alıyor. Bu bölenin en gelişmiş ülkelerinden biri olan Azerbaycan, bu özellikleri ile Batı Asya'nın Avrupa'ya açılan kapısı konumunda. Özellikle refah seviyesinin yüksekliği ve gelişmişliğin fazlaca olması Azerbaycan'ı bu coğrafyanın en değerli ülkelerinden biri yaparken, ona Hazar'ın İncisi benzetmesinin yapılmasının ne derece doğru olduğunu gösteriyor. 


 BİBİ HEYBET CAMİİ 



 Müslüman bir ülke olan Azerbaycan, camii mimarisi ile de göz dolduran eserlere sahip. Onlardan biri de İslam tarihi mimarisinin en önemli yansımalarından Bibi-Heybet Camii. Bu yapının tarihi ve güzelliği Avrupalı ünlü yazarların da kalemine yansımış. Fransız yazar Alexandre Dumas “Dünya isimli kitabında Bibi Heybet Camiİ'ni ele alırken, Abbasgulu Bakikhanov, Ilya Berezin, Johannes Albrecht Bernhard Dorn, Nicholas Khanykov ve Yevgeni Pakhomov gibi Avrupalı gezginlerin de eserlerine caminin yansımaları düşmüş.





 BAKÜ BULVARI 


 Hazar kıyısına kilometrelerce uzanan Azerbaycan'ın en ünlü yerlerinden biri de Bakü Bulvarı. Deniz Kenarı Milli Parkı ismiyle koruma altına alınan bu yer, pek çok yapıyı da barındırıyor. 2012 yılındaki Eurovision Şarkı Yarışması’nın düzenlendiği Bakü Kristal Salon ile Bakü Dönme Dolap, Azerbaycan Halı Müzesi’nin yeni binası, Park Bulvar Alışveriş Merkezi, Bakü İş Merkezi ve 5D Sinema gibi pek çok yapı burada yer alıyor. Bakü'ye gelirseniz bu bulvarda yürüyüş yapmanızı öneririz. 




 YANAR DAĞ 


 Bakü'de yanardağın ne işi var demeyin, bu yanardağ başka dağ! Ateş Ülkesi dediğimiz Azerbaycan'a bu ismi verilmesinin sebebi yer altında yüklü miktarda gaz rezervinin bulunması. Bu özelliği ile hemen her yerinden alevlerin yükseldiği ülkenin bir diğer sembolü de Yanar Dağ'ı. Azerbaycan'ı ziyaret etmek için bunlar da birer sebep olsa da, esas önemli nokta bu ülkenin zengin kültürel mirası. Özellikle binlerce yıllık Türk tarihinin önemli parçalarını da bünyesinde barındıran Azerbaycan bizleri ziyaret için bekliyor. 




 ALEV KULELERİ 


 2013 yılında “En İyi Otel ve Turizm Kompleksi” ödülü alan Alev Kuleleri, Bakü'nün uluslararası yüzü. Dış yapısı tamamen LED panellerle kaplı olan bu kuleler apartmanlardan ofislere ve otellere kadar birçok birimi içerisinde barındırıyor. Azerbaycan'ın Azerbaycan’ın en uzun binası olan Alev Kuleleri, Bakü'nün muhteşem parıltılı manzarasını izlemek için en güzel yer.





 KIZ KALESİ


 Bakü'nün en eski kültürel miraslarından biri olan Kız Kalesi, Azerbaycan’ınen çok bilinen simgelerinden biri. Özellikle tarihi mimariyi gözler önüne seren mütevaziliği kadar ihtişamını da gösteren bu kale, yontma taşlarla inşa edilmiş 8 kattan oluşuyor. Özellikle Nevruz Bayramı'nda şenliklerin yapıldığı bu yer, Azerbaycan'da gezilmesi gereken yerler listesinde olmayı kesinlikle hak ediyor. 




 ŞİRVANŞAHLAR SARAYI 


 Bakü'nün bir diğer UNESCO koruması altındaki listesi olan Şirvanşahlar Sarayı, İran-Osmanlı mimarisinin en önemli miraslarından biri. Özellikle günümüzde bu kadar sağlam bir şekilde ayakta kalan ve benzerlerinden kat be kat güzel olan eser, ihtişamı ile büyülüyor. Daima yanan ve asla sönmeyen Yanar Dağ kardeş ülkede ziyarete değer bir başka yer. Bir gayzer gibi su yerine ateş püskürten Yanar Dağ görülmeye değer manzaralar oluşturuyor. 




 ÇAMUR VOLKANLARI 


  Azerbaycan'In uluslararası alanda en çok ilgi gören, merak edilen yerlerinden biri olan bu meydan, Güinnes Rekorlar Kitabı'na adını yazdırmış. Yakın zamana kadar dünyanın en büyük bayrağı olma özelliğini taşıyan 162 metrelik bayrak, tüm ihtişamıyla meydanda dalgalanıyor. Her ne kadar rekor sonrasında 165 metre ile Tacikistan'a geçse de Devlet Bayrağı meydanı ihtişamı ile dosta güven ve gurur aşılıyor..!












Fotoğraf: Düden Şelalesi Genel Görünüm

    Arkadaşlar bugün sizleri Antalya Kepez’e götüreceğim. Bildiğiniz üzere Antalya hem yurt içi hem de yurt dışı bir çok turistin gözde şehri, tabi Akdeniz bölgesi ülkemizdeki turistik mekanların adeta toplandığı yer. İnsanların yazın sıcak olduğu vakitlerde kaçıp gitmek istediği yerler olur ya hani? İşte bu durumlarda akla ilk gelen yerlerden biri oluyor Antalya, ee tabi Antalya’ya kadar gitmişken Kepeze gitmemek olmaz. Düden Şelalesini duymuş olabilirsiniz. Bugün size Düden’i tanıtacağım.


  Kepez İlçe sınırları içerisinde, Varsak Mahallesi’nde bulunmaktadır. Düden Şelalesi muhtelif kaynaklarda, İskender Şelalesi ve Yukarı Düden Şelalesi olarak da geçmektedir. Aynı zamanda halk arasında Düdenbaşı Şelalesi diyenler de vardır. Eski Antalya-Burdur yolunun 28'inci kilometresinde Kırkgözler’in 30'ncu kilometresinde Pınarbaşı adında iki büyük karstik kaynak çıkmaktadır. Suyu bolca bu iki dere kısa bir akıştan sonrasında birleşerek Bıyıklı Düdeni arasında kaybolur. Bıyıklı Düdeni’nde kaybolan su 14 kilometre kadar yerin altında gittikten sonrasında Varsak Çöküntüsü'nün bir ucundan çıkar, fazlaca kısa bir akıştan sonra çöküntünün diğer ucundan yeniden batar. Varsak’ta kaybolan su iki kilometre kadar yeraltı akışından sonrasında Düdenbaşı’nda yeryüzüne çıkar.


Fotoğraf: Düden Şelalesi Yaz Görünümü

  Yüzeyden hiç su akmadığı günlerde bile Düdenbaşı Şelalesi’nin altından saniyede minimum 10 metreküp su yüzeye çıkar. Bu suyun maksimum debisi 94 metreküp, ortalaması ise saniyede 15-16 metreküptür. Düdenbaşı’nda yukarıdan şelale yaparak akan su Kepez hidroelektrik santralından gelen sudur. Düdenbaşı’ndan sonrasında koyunlar regülatöründe, iki ana kanala ayrılan Düden Çayı 9 kilometre sonrasında Antalya’nın doğusunda 40 metre yüksekliğindeki traverten bir eşikten şelale yaparak Akdeniz’e dökülür. Ziyaret saatlerini aşağıya yazıyorum arkadaşlar ülkemizde gidilecek turistik mekanlar listesi olsa Düden Şelalesi ilk 20 de olur. O yüzden şiddetle tavsiye ediyorum. Ama unutmamalısınız ki Antalya’ya gelmişken bazı başka yerleri de gezmeniz gerekebilir. Bu konu da da makale yazacağız takipte kalın lütfen.


Fotoğraf: Düden Şelalesi Bahar Görünümü


Düden Şelalesi Ziyaret Saatleri Yaz Dönemi: 08:00-19:00

Düden Şelalesi Ziyaret Saatleri Kış Dönemi: 08:00-18:00

Düden Şelalesi Tatil Günleri: Her gün ziyarete açıktır.

Evet Arkadaşlar biz fazla uzatan ve yormayan bir siteyiz bu yüzden kısa kesiyoruz, öz anlatıyoruz her şeyi. Okuduğunuz ve bizi ziyaret ettiğiniz için teşekkür eder. İyi yolculuklar dileriz.



Fotoğraf: Düden Şelalesi


fotoğraf: Muradiye Şelalesi Yaz Görünümü


  Merhaba arkadaşlar bugün size Van’ın bir ilçesindeki muhteşem şelaleyi anlatacam. Van’a havaalanı ile ulaşım sağladığınız zaman, servislerle önce şehir merkezine ordan da Muradiye ilçesine gitmeniz gerekiyor. Bu işlemleri aslında basit şekilde yapabilirsiniz. Çünkü hem şehir merkezinden Muradiye’ye hemde havaalanından şehir merkezine ulaşım oldukça basit.

 Van’nın o doğasıyla adeta bütünleşmiş olan bu bu şelale Van’da daha önce de makalelerimizde adı geçen, akdamar adasından sonra en turistik mekandır. Diyebiliriz. Yıl içinde özellikle de bahar aylarında baya ilgi gören şelale Türkiye’nin en prestijli turistik yerlerinden biri olarak kabul ediliyor. Şehir merkezine 80KM uzaklıkta ancak endişelenmeyin yol altyapısı oldukça iyi bu yüzden de gidiş ve dönüş hızlı olacaktır.
Bend-i Mahi Üzerinde Görkemli Şelale Muradiye Şelalesi, Muradiye ilçe sınırlarında yer alır.. Adını Bağdat seferine çıkan Osmanlı Padişahı IV. Murat’tan almıştır. Tendürek Dağı’ndan beslenen Bend-iMahi çayı üzerindedir. Şelalenin yüksekliği 50 metredir.


fotoğraf: Muradiye Şelalesi Kış Görünümü

  Her Mevsim Ayrı Manzara bir şelale için o kadar da yüksek sayılmayan Muradiye, bend-i mahi çayının kuvvetli akış gücünden dolayı muhteşem bir görünüm sunar. Muradiye Şelale, sadece görüntüsü ile değil çevresini güzelleştiren tabiatıyla da görülmeye değerdir. Her mevsim ayrı bir manzaraya bürünür. Bahar aylarında rengârenk çiçekler Muradiye Şelalesi’nin güzelliğine güzellik katar. Kış aylarında ise donan şelale suları buzdan kristallere dönüşür.



 Doğanın Yaptığı Bir Beste Muradiye Şelalesini dinlemek insana eşi olmayan duygular yaşatır. Doğanın yaptığı her beste gibi insana refah verir. Özellikle yaz aylarında giderseniz, şelalenin altına iner inmez naturel bir beste ve müthiş bir serinlik sizi karşılayacaktır. Muradiye Şelalesi kamp yapmak için de ülkü bir mekândır.
Yukarda da belirrtiğimiz üzere adını Bağdat seferine çıkan Sultan IV. Murat'tan alır. Sadece şelalenin güzelliğinden değil, etrafında oluşan bitki örtüsü ile de alaka çeker. Muradiye ilçe merkezinin 8 km kadar kuzeyinde bulunur. Çaldıran Ovasında birleşen sulardan oluşan Bendimahi Çayı dar ve derin Gönderme Boğazı içinden akarak Muradiye ovasına ulaşır. Gönderme Boğazı genç volkanik kayaçlar üstünde oluşmuştur. Boğaz vadi içerisinde Bendbaşı mevkiinde çağlayan oluşur.



Şelale suları değişik yüksekliklerden düşmektedir. En yüksek düşüş merkezde 18 m, şark ve batıda 15–16 m kadardır. Şelale alt yüzeyi 77 m, üst düşme alanında 36 m olarak belirlenmiştir. Belirgin bir dev kazanı oluşturmaz. Şelalenin üstünden düştüğü genç oluşumlu, sert bazalt kütlesi şelalenin oluşum nedenidir. Bazı kış mevsimlerinde şelale donarak Pamukkale travertenlerine benzer sahneler oluşmaktadır.


Yazımızı daha uzun ve sıkıcı olsun diye uzatabilirdim ancak bilmeniz gereken her şeyi yazdığımı düşünüyorum. Eğer yolunuz oraya düşmüş veya düşecekse, bu yüzden bu sitedeyseniz. Kesinlikle doğru olanı yapmışsınız demektir. Okuduğunuz ve katlandığınız için teşekkür ederim. İyi günler 


fotoğraf: Kışın Muradiye Şelalesi Buz Tuttu
 
Atamızın sonsuz istirahatine çekildiği ve mezarının bulunduğu Emin onat, Ordan Arda tarafından yapılan yapımı 1944 de başlanmış ve ancak 1953 yılında tamamlanmıştır. Atatürk’ün vefatının ardından Cumhuriyet Halk Partisi tarafından bir anıt mezar yapılması kararlaştırılmış ve bu konuda çalışmalar sonucu ortaya çıkmıştır.


fotoğraf: Anıtkabir Genel Görünüm



   Yapılan çalışmalar sonucu bir yarışma tertip edilmiş Yarışmaya; Türkiye'den 25; Almanya'dan 11; İtalya'dan 9; Avusturya, Çekoslovakya, Fransa ve İsviçre'den ise birer adet olmak üzere toplam 49 proje gönderildi. Bu projelerden teki yarışma süresi bittikten sonra komisyona ulaştığından, diğeri ise projenin ambalajı üzerinde sahibinin kimliği yazılmamış olduğundan diskalifiye edildi ve 47 proje üzerinden değerlendirme yapıldı. 47 proje, 11 Mart 1942'de jüriye teslim edildi. Ertesi gün ilk toplantısını gerçekleştiren jüri heyeti başkanlığına bu toplantıda Paul Bonatz, raportörlüğüne ise Muammer Çavuşoğlu seçildi. İlk toplantıyı Başbakanlık binasında düzenleyen heyet, daha sonraki çalışmalarını Sergi Evi'nde gerçekleştirdi. Değerlendirme yaparken , hangi projenin kime ait olduğunu bilmiyorlardı. Başvuran 17 proje, "yarışmanın yüksek amacını karşılamadıkları" gerekçesiyle ilk aşamada elendi. Kalan 30 projeyi inceleyen heyet, bunlarla ilgili görüşlerini belirttiği bir rapor düzenledi. 19 proje, bu raporda açıklanan gerekçelere dayanılarak elendi ve üçüncü incelemeye 11 proje kaldı. 21 Mart'ta çalışmalarını tamamlayan jüri, değerlendirmesini içeren raporu Başbakanlığa verdi. Hükûmete önerilen raporda Johannes Krüger, Emin Onat ile Orhan Arda ve Arnaldo Foschini'ye ait projeler seçilmişti. Raporda, üç projenin de direkt uygulanmalarına uygun olmadıkları, yeniden incelenmeleri ve birtakım değişikliklere gidilmesi gerekliliğinden de bahsedilmekteydi. Raporda ayrıca; Hamit Kemali Söylemezoğlu, Kemal Ahmet Arû ile Recai Akçay'ın; Mehmet Ali Handan ve Feridun Akozan'ın; Giovanni Muzio'nun; Roland Rohn'un ve Giuseppe Vaccaro ile Gino Franzi'nin projelerine de mansiyon ödülü verilmesi önerilmekteydi. Rapordaki kararların tamamı oy birliği ile alınmıştı. 22 Mart'ta Meclis Başkanı Abdülhalik Renda ve Başbakan Refik Saydam, Sergi Evi'ne giderek projeleri incelediler. Hazırlanan raporun özeti, 23 Mart'ta tebliğ olarak Başbakanlık tarafından kamuoyu ile paylaşıldı.


fotoğraf: Anıtkabir gece görünümü


   7 Mayıs'ta, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunda, Emin Onat ve Orhan Arda'nın projesi yarışmanın birincisi olarak belirlendi. Yarışma jürisi tarafından önerilen diğer iki proje ikinci kabul edilirken, beş projeye ise mansiyon ödülü verildi. Ancak hükûmet, birinci seçtiği proje dair hiçbir projenin uygulanmamasına karar vermişti. Yarışma şartnamenin 20. maddesinin 2. fıkrasına göre proje sahiplerine de 4.000 lira tazminat verilecekti. Hükûmet tarafından 9 Haziran'da yayınladığı bildiri ile bu karar değiştirilerek, Onar ve Arda'nın projesinin birtakım düzenlemeler sonrasında uygulanmasının kararlaştırıldığı duyuruldu. Bu düzenlemeler, proje sahiplerinin de yer alacağı bir heyet tarafından yapılacaktı. 5 Nisan 1943'te Başbakanlık, jürinin eleştirileri doğrultusunda altı ay içerisinde yeni bir proje hazırlamalarını Onat ile Arda'ya tebliğ etti.

Kaynak: wikipedia


fotoğraf: Anıtkabir'in üzerinde kuşlar

  Arkadaşlar anıtkabirin hikayesini duydunuz. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde nereye gitmek isterseniz isteyin. Zorlanmayacağınız tek yer anıtkabir olacaktır. Anıtkabire gitmek isterseniz Ankara’nın neresinde olursanız olun taksiciler sizi anıtkabir’e gitmek istediğiniz için çok da ucuza götürüyor. Biz taksiyle gittiğimiz ve amacımız sadece anıtkabiri görmek olduğu için otobüslerle nasıl gideceğiniz konusunda size yardımcı olamayacaz ama inanın bana listenizin en başına anıtkabiri eklemeniz lazım. Çünkü anıtkabirin hikayesi sadece bir hikaye değil. Bir kaç kelime ile anlatmak gerekirse, bir milletin kurtuluş hikayesini de içinde barındırıyor.

Ama ayrıca yardımcı olmamızı istediğiniz bir konu olursa lütfen yorumlarda belirtin. Size yardımcı olmak bize zevk verecektir. Okuduğunuz için teşekkürler.


fotoğraf: Anıtkabir gündüz görünümü




 Türk mimarisinin kendini en belirgin şekilde gösterdiği yapılardan biri olan İshak Paşa Sarayı’ndayız bugün.
 İshak Paşa Sarayı Ağrı ilinin Doğubeyazıt ilçesinde Ağrı dağına çok yakın konumda bulunur. Ağrı Dağı için ayrıca yazı yazacağız ama bugünkü asıl konumuz dediğim gibi İshak Paşa Sarayı. Özellikle nisan – mayıs aylarında gitmenizi tavsiye ettiğim yer olan bu sarayın yapımı tam olarak 99 yıl sürmüş. 

fotoğraf:İshak Paşa Sarayı genel görünümü


 “Ağrı Dağı’nın yamacında, dört bin iki yüz metrede bir göl var, adına Küp gölü derler. Göl bir harman yeri büyüklüğünde. Gölün dört bir yanı, yani kuyunun ağzı, keskin, bıçak ağzı gibi ışıltılı kayalarla çevrili. Sonra gölün mavisi başlar. Bu, bambaşka bir mavidir...
Gülbahar, Ahmed'i Küp Gölü'nde yitirdi. O gün bugündür, Küp Gölü'nün oralardan geçenler, gölün kıyısına oturmuş, kara, ışık gibi akan uzun saçlarını sırtına sermiş, başı iki elleri arasında gözlerini som mavi suya dikmiş Gülbahar'ı görürler. Arada sırada Ahmet, gölün sularında Gülbahar’ın gözüne gözükür, Gülbahar kollarını açıp Ahmed'e yürür ve “Ahmet, Ahmet!” diye bağırır. Sesi bütün dağda yankılanır.
Göl kaynar, Ahmet silinir, Gülbahar silinir, küçük ak bir kuş gelip kanadını suyun som mavisine batırır ve sonra da bir atın kapkara gölgesi suyun üstünden gelir geçer."



 Yaşar Kemal’in “Ağrı Dağı Efsanesi” adlı kitabında İshak Paşa Sarayı’nda geçen Ahmed ile Gülbahar’ın aşkı böyle betimlenir. Yıllarca dillerde dolanır. Gerçek olduğu söylenir ancak şimdiye kadar bir efsaneden öteye geçememiştir. Sadece bu değil aynı zamanda ünlü Kürt ve İslam alimi “Mem u Zin” adlı eserin de sahibi ve bölgedeki  Pinyanişi Aşiretinin de başı olarak bilinen Ahmedi Hani’nin bu sarayda katiplik görevi yaptığı da bilinir.



  Sarayın zamanın teknolojisinin baya ilerisinde olduğu içerisindeki ısıtma sistemi ile de anlaşılıyor. Su ısıtma ve dağıtma yöntemiyle günümüzde bile hala bazı yerlerde kullanılamayan kalorifer sistemi daha Osmanlılar zamanında bu sarayda kullanıldığını da sizlere aktaralım. 


Bu yöntemin ne kadar etkili olduğunu sarayın içerisine girdiğinizde anlayacak ve gözünüze ilk çarpan detay olarak notlarınız arasına alacaksınız.

  Saray’ın iki avlusu var, Mezarlığı, Mutfağı, ve tam olarak 116 odası var. Cami, Koğuşlar, harem bile var. 










İshak Paşa Saray’ının Hikayesi

İshak Paşa Saray’ın içindeki kitabete göre 1785 yılında yapımını tamamlattığı bu sarayda beylik görevindeymiş.  XVIII. Yüzyılda bölgeye hakim olan Çıldır  hanedanından Hasan Paşa’nın oğluymuş. Yaptırdığı bu saray Osmanlı’da baya eleştiri almış ve padişahın sarayıyla yarışıyor düşüncesi, ayrıca İstanbul’a gitmekte olan İran şahı elçisinin Saray’ı padişaha övmesiyle birlikte İshak Paşa’nın niyeti yanlış anlaşılmış ve Padişah tarafından Hasankale’ye sürgün edilmiştir. 

İshak Paşa orada vefat etmiş ve saray ise beyler  tarafından kullanılarak günümüze kadar gelmiştir. 


fotoğraf: İshak Paşa Sarayından Doğubeyazıt görünümü


İshak Paşa Sarayı’na Nasıl Giderim?

  Ağrı’da Ahmedi Hani Havalimanı bulunmakta olup aktarmalı ve bazı seferlerde direk olmak üzere her hafta uçuş bulunmakta.  İshak Paşa Sarayı ise Doğubeyazıt ilçesinin sadece 5 km uzağında. Yani Merkez’den önce Doğubeyazıt’a  gidiyorsunuz ki servisleri bulunmakta gittiğiniz zaman bölge insanına sorarsanız size gösterirler. 


5 km mesafede ve sarp bir kayalıkta Doğubeyazıt’ı  tepeden görebilen bir yerde. Araba kiralayıp merkezden giderim diyorsanız da gene önce Doğubeyazıt ilçesine giderseniz ilçenin girişinden uzaktan görebilirsiniz. Ağrı Dağı'nın hemen yamacında olduğu için Ağrı Dağı’nı da görmeniz mümkün.  



  İshak Paşa Sarayı Türkiye tarihinde pek önemli bir yer kaplamasa da bölgenin tarihine ışık tutmaya devam ediyor. 1982 yılında turizme kazandırılan ve restore edilen bu sarayı gidip görmenizi tavsiye ediyor ve eğer Doğu’ya yolunuz düştüyse mutlaka Ağrı Dağı ve ağrıya 4 saat uzaklıkta olan Van’a da gidip Kahvaltısını, Kedisini, ve Kale’sini görmenizi şiddetli bir şekilde tavsiye ediyorum. 




  Merak ettiğiniz bir konu olursa yorum yazmaktan çekinmeyin lütfen.  Ve şuradan da “Van” yazımıza gidip okuyabilirsiniz.  Sonraki yazılarda görüşmek üzere.








fotoğraf: İshak Paşa Sarayı Planı






  Merhaba arkadaşlar bugün gene önemli bir konumuz var Türkiye’deki  genç  nüfusun neredeyse yarısından fazlasının merak ettiği İnterrail nedir? Sorusuna cevap vereceğiz. İnterrail nedir? Nasıl gidilir? Nelere ihtiyacım var? Gibi sorularınız var ve bunlara cevap bulacağız ama merak ettiğiniz bir şey de olursa biz buradayız yorum yapın lütfen.
 Öncelikle İnterrail bir çok Avrupa ülkesini sadece trenle gezebileceğiniz bir program ve bu programa tabiî ki Türkiye’de dahil çünkü bildiğiniz üzere Türkiye de bir Avrupa ülkesi ve Tren ağları olan bir ülke.

Fotoğraf: İnterrail için kullanılan bir tren

Öncelikle yapacağımız gezi için nelere ihtiyacımız var bakalım…


  Bugün İnterrail yapmak istediniz ama nereden başlayacağınızı bilmiyor musunuz?
Öncelikle elinizde pasaportunuz olacak ve daha en az 6 aylık süresi kalmış olacak. Bu pasaportun da en az 2 sayfası boş olacak. Avrupa’lıların kriterleri bunlar.  pasaport işini hallettikten sonra  tabiî ki Avrupa’ya gideceğimiz için vizeye ihtiyacımız var ve tabiî ki gene Avrupa ülkeleri söz konusu olduğu için schengen vizesi gerekli ne yazık ki arkadaşlar.  Şu noktada belirtmem gerekir ki Schengen Vizesi olmadan İnterrail yapamıyorsunuz. Ve ikinci önerim önce Schengen Vizesi başvurunuzu yapın ardından İnterrail yapmaya karar verin ve İnterrail biletinizi alın.


Fotoğraf: İnterrail Güzergahı - İsviçre

  Önümüzdeki günlerde Schengen Vizesi nasıl alınır diye bir yazı yazacağım takipte kalın. Schengen Vizesine başvuru da İnterrail yapacağınızı belirtirseniz onaylanma şansınız artar. Hatta eğer İnterrail biletinizi beni dinlemeyip önceden aldıysanız Schengen Vizesine başvuruda kullanabilirsiniz. Çok değil kişisel banka hesaplarınızda da 3 bin dolar ya da bu paraya tekabül eden Euro cinsinden paranız varsa ve bide adamlara gidip İnterrail yapıp döneceğim diye söyleyip inandırmışsanız artık Schengen Vizesini almak konusunda tereddüttünüz olmasın. Schengen Vizesini de almışsanız eğer son olarak bir İnterrail bileti almaya geliyor sıra. Fiyatları makul aslında ama bizim para birimimizle biraz aşırıya kaçıyor gibi en azından öğrenci arkadaşlarım için konuşuyorum. Aşağıda buyurun size İnterrail  bilet fiyatlarını ve ayın kaç günü trenleri ücretsiz kullanacağınızı göstereyim:


1. Mevki Yolculuk : 

1. mevkide  yolculuk  size daha geniş koltuklar, dolayısıyla bacak ve dirsekleriniz için daha geniş alanlar sunar. Bu trenler 2. mevki trenlere göre daha tenhadır, dolayısıyla daha fazla bagaj alanı ve rahat bir yolculuk olanağı sağlar. Bazı 1. mevki trenlerde ücretli  yiyecek ve içecek servisleri de vardır. 

1. mevki bilet yolcuları istedikleri ve gerektiği zaman 2. mevki  trenlerle de yolculuk yapabilir ama bunun  tersi olmaz.



2. Mevki Yolculuk : 
2. mevki trenler de rahat bir yolculuk olanağı sunarlar. Ama bu yerler ucuzluğu nedeniyle daha çok tercih edilir ve bu nedenle 1. Mevkiye göre daha kalabalık olduğundan  kişi başına düşen alan daha azdır. 

 Daha konforlu ve rahat bir yolculuk için 1. mevki bilet almanız önerilir. Ya da yolculuğunuzun herhangi bir aşamasında, ek ücret ödeyerek  yolculuğunuzu 1. mevki, hızlı ve yataklı trenlerde yapabilirsiniz. Ek ücret ödemesini trene binmeden önce garlarda yapmanız gerekmektedir, trende bu işlemi yapamazsınız.


   Evet arkadaşlar gördüğünüz gibi fiyatlar bu şekilde.  Pasaportunuz Schengen Vizeniz ve İnterrail  Tren biletiniz hazırsa artık yolculuğa başlama vakti geldi. Her şeyinizi hazırlayın. Gelecek hafta İnterrail’a ne götürmeliyim?  yanımda neler olmalı? nelere dikkat etmeliyim? Gibi sorularınıza cevap niteliğinde bir yazı yazacağım tekrar takipte kalmanızı sizlere üstüne basa basa söylüyorum.  






  Dikkat edilmesi gereken bir nokta var Schengen vizesinin geçmediği bazı ülkeler var onlara da bakıp ayrıca kontrol etmenizde yarar var. Ve ne yazık ki onlar için de ayrı vize almanız gerekiyor ya da kendinize farklı bir rota çizip sadece Schengen ülkelerini gezerim diyorsanız tabiî ki size kalmış. aşağıda Schengen vizesinin geçtiği ülkeleri vereceğim ayrıca Vize isteyen ülkelere - * - işareti konulmuştur:

Almanya,

Avusturya,
Belçika,
Bosna-Hersek*,
Bulgaristan,
Çek Cumhuriyeti,
Danimarka,
Finlandiya,
Fransa,
Hırvatistan,
Hollanda,
İngiltere,
İrlanda Cumhuriyeti,
İspanya,
İsveç,
İsviçre,
İtalya,
Litvanya,
Karadağ*,
Lüksemburg,
Macaristan,
Makedonya Cumhuriyeti,
Norveç,
Polonya,
Portekiz,
Romanya,
Sırbistan,
Sırp Cumhuriyeti*,
Slovakya,
Slovenya,
Türkiye,
Yunanistan
(*) Ayrıca... Vize İsteyen Ülkeler.

Fotoğraf: Avrupa'da ki İnterrail güzergahları


 Arkadaşlar genel tabiriyle İnterrail bundan ibaret. Bir çok siteye baktım internetten taradım herkes başka başka şeyler yazmış ondan sonra bin bir kafa bulanıklığı oluyor insanda ben size kısa bir özet geçtim sayıyorum. Ve yazılarımı anlaşılması adına yazıyorum o yüzden lütfen anlamadığınız bir nokta olursa yorum olarak yazın. İnterrail ile ilgili diğer yazılarımızda görüşmek üzere…

Fotoğraf: İnterrail güzergahı - İsviçre'nin bir köyü